#

Çalışmak Özgürleştirir

Arbeit Macht Frei-Çalışmak Özgürleştirir/ Nazi Kampı[1]

Çalışınca Oluyor / Kocaeli Belediyesi **

Çalış Evladım/ Dedem***

Nazi taraftarı değilim bayım, Kocaeli Belediyesi’nde de daha önce çalışmadım. Birazdan ne demek istediğimi hepiniz anlayacaksınız ya da öyle bir şey işte.

Bir misal ile başlayalım. Emre Bey şu an 34 yaşında, 1984 senesinde dünyaya gözlerini açtı, pişman mıdır, öyle olma lüksü var mıdır bilemeyiz. Doğar doğmaz yapması gereken en önemli iş süt içebilmekti. Karnını doyurabilmesi için çabalaması gerekiyordu. Emre Bey karnını doyurdu, yürümesi gerekti, konuşması gerekti, dünyayı tanıması gerekti, hepsi için de çabalaması gerekiyordu. Tanıdı, bildi, öğrendi. Okuması, eve iyi bir karne ile gelmesi, iyi bir lise derecesi yapması, üniversiteye yerleşmesi, mezun olması, iş bulması, ev kurması da gerekti… Hepsini çalışarak yaptı, Emre Bey’e aman nazar değmesin. Çoluk çocuk büyüdü, derdi tasası, istek arzusu, osu busu, hepsinin üstesinden çalışarak geldi. Terfiye odaklandı aldı, dahasını istedi, inandı oldu. Çalıştı, çalıştı…

Bir de başka şekilde bakalım meseleye; en olman gereken yerdesin -hani var olan sisteme göre en olman gereken yer- her ay maaşını yeter de artar derecesinde alıyorsun; ev, araba, yazlık, kışlık hepsi var, tabii emeklilikte var. Sabah 8 akşam 5 mesai çalışıyor, hafta sonu da bir zahmet dinleniyorsun. Bu noktaya gelmek için çok çalıştığını biliyoruz.

Bir başka açıdan da bakalım. Kendini inandığın bir hedefe, kendi hedefine odaklamışsın. Bu; bir icat olur, var olan durumu ıslah edebilmek için bir mevkii olur, çocuklar için masal yetişkinler için hikâye yazarlığı olur, bir amacın için yürüdüğün yol olur. Mesela herhangi bir dernekte çalışıyor olabilirsin, lise-ortaokul öğrencilerine ders veriyor da olabilirsin, tezinde imleci oynatmak için ter döküyor da olabilirsin, geleceği inşa eden bir anne olmaktır belki de hedefin, bir kitapla insanların hayatlarını değiştirmek, ülke savunma sanayisine katkıda bulunmak, belki de şu yazı baskıdayken de isminin değişmesi muhtemel olan üniversite giriş sınavında derece yapmaktır hedefin. Bunlar için de çalıştın mı/çalışacak mısın? Evet.

Peki neydi bu çalışmak? Tek bir iş ile sınırlandıramıyoruz bu fiili, ya bedensel oluyor ya zihinsel. Hayatın her merhalesi için konuşlandırılabilecek bir eylem. Bir emek harcama biçimi. Mesela şu yazı yazılırken hiç yoktan klavyenin tuşlarını yumruklamam bir çalışmak mıdır? Nezaketen evet demelisiniz. Sabahtan akşama kadar inşaatta çalışan birisi ile yine sabahtan akşama bir icadın üzerinde ter döken ya da dava dosyasına odaklanan, tablosuna bir iki rötuş daha katan bir ressam ile fabrikada bulunan bir işçinin çalışmaları denk midir ve hepsi çalışmak mıdır? Hepsinin cevabı evet ise buradaki nihayet nedir peki?

Evde karınlarının doyurulmasını bekleyen sevimlilik abidesi küçük kız ve zibidi abisi için mi? -Ne münasebet, tabi ki feminist değilim? – Pelin Su doktorasını verdi ben hâlâ yüksekle uğraşıyorum diye mi? Bankamatik ziyaretini her ayın 15’inde yapmayı çok sevdiğin için mi? Vatan için mi? İnsanlık için mi? Kudüs’ü de unutmayalım diye mi?  Dünya barışı için mi? Başbakan mı olmak istiyorsun? Dünyaya bir filmi eser olarak mı bırakmak istiyorsun? Ülke sınırlarını silmek mi hedefin? “Annem-babam memuriyet istiyor, onların rızası da önemli.” mi diyorsun? “Yok kardeş Allah rızası için çalışıyoruz.” mu yoksa “Kaderimizde bu yol varmış demek ki.” mi? Ha Mimar Sinan da tıp istiyordu değil mi ama? Elbette hepsi çalışmanın hedefinde bulunuyor/bulunabilir lakin bütün bu fiillerin nihayetindeki şey… Bu dünyaya fırlatılmadığımıza göre bir şey daha var bu gidişatın temelinde.

Tembellik Vergisi Alınsın!

TUİK verilerine göre geçen senenin işsizlik oranı 576 bin azalarak 3 milyon 409 bin kişi oldu. Yani bu insanlar hâlâ neden çalışması gerektiğini anlamamış olan kafası karışık vatandaşlar mı? Yoksa zâhidane bir hayatta yaşamanın bir veçhini mi görüyoruz bu insanlarda? İlki ise helal olsun, boşuna çalışıyorsunuz idrakinde olan üç milyon dört yüz dokuz bin kişiye. (Evet işsizim, tek tek yazdım.) Zira meseleyi çözmüşlerdir sanırız. İkincisi ise bu yalan dünya için boşuna çabalıyoruz sizler de haklısınız.

Çalışmak ya da Çalışmamak… İşte, Bütün Mesele Bu!

İdrak etmeye başladığımız andan itibaren hep bu kelimeyi duyduk: “Çalış kızım, çalış oğlum, çalış evladım…” Çınardır, muhakkak bir nasihatini almalı diyerek yanına vardığımızda tanımadığımız dedelerimiz de aynı şeyden bahseder: Çalışmak. Hayatımızın her evresinde yapageldiğimiz bu fiil bir amaç içinken, nihayetindeki şey neydi? O’na verdiğimiz söze sadık kalmak mı? Meseleyi bir de dinen ele aldığımızda herkesin tanrısı kendince cevaplandırmış oluyor soruyu.

Din, dünyayı anlamlandırmak ve bir dünya kurmak için vardır. Bu nedenle insanlara bazı yükümlülükler verir. Nihayetinde insan toplumsal bir varlık, din de toplumsal bir olgu. Din yalnızca dünya kurmak, toplum oluşturmak, kültür ve medeniyet inşa etmenin ilk maddesi değil elbette aynı zamanda onu bir arada tutan harçtır neticede. Bu sebeple dinden hareketle inşa edilenlerin devamlılığı da önemli. Çalışma, bu devamlılığı sağlamada önemli bir faktör, bu yükümlülüklerden biridir, diyebiliriz. Örneğin ilk insanların avcılık-toplayıcılık-tarım gibi temel insani ihtiyaçlara yönelik yapmış olduğu faaliyetlerin dinî bir faaliyet olduğunu söyler Eliade. Taoizm’de “wu wei” prensibi, çalışmada eylemsizlik önerir. TDK’nin “çalışma” tanımına terstir bu cevap. Bir Calvinist ise çalışmayı, tanrının kendisini seçtiğini dünyada iken anlamaya yönelik bir alamete ulaşmak için gerçekleştirir. Bir Budist açısından sekiz dilimli yola uymanın bir göstergesidir çalışmak (doğru mesleği bulmak). Yahudilik açısından ise çalışmak bir zorunluluk olarak da değerlendirilebilir. Çünkü Yahudi öğretisine göre Âdem’in düşmesi neticesinde “çalışma” dediğimiz eyleme maruz kaldı insanlık. Ve şöyle der kanun: “Herkes bu dünyaya bir yorum getirmek zorundadır.” Yorum getirmeyenlerden tembellik vergisi alınmalı!

Bir İspanyol atasözü de der ki: Çalışmak, insanın kıymetli vaktini boşa harcamasıdır. Peki:

İşçinin göğsü boşuna mı örseleniyor? Fikir sancıları neden? Takvim yapraklarını dolduran nedir? Hayatlar başka hayatlara ne kadar karışacak? Dokunulan kâğıt paralara tiksintili itiraz ne zaman? Her sonbahar nöbetinde nedir kusulan? Yazgı mıdır verilecek cevaplar?

Sorunun cevabını ver/e/medik yine, sahi biz neden çalışıyoruz?

“Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur. Ve çalışması da ileride görülecektir.”[2]

Okuma: Oku desek okunmayacak.

Bak: Bak bakalım dışarıda ne var?

İzle: Umudunu Kaybetme

Çalış Evladım: Ali Fuat Başgil – Gençlerle Başbaşa


*Nazi kamplarında dile getirilen ve muhtelif mekânlara yazılmış olan söz.

**Kocaeli Belediyesi’nin çalışmanın neticesini görmesi ile şehrin neredeyse her yerine iliştirdiği söz.

***Cennetmekân dedemin sözü.

[2] Necm Suresi, 39