#

Çift Cevap Joker Hakkımı Kullanmak İstiyorum

Tercih. Üniversiteye girişte en önemli kavram. Her yıl sınav dönemlerinde televizyona uzmanlar çıkar, saatlerce nasıl doğru tercih yapılacağını anlatırlar. Tercih dönemi olan birkaç haftalık süre içerisinde herkes danışabileceği her kim varsa onları arar, akıl danışır. Fakat ne kadar düşünürseniz düşünün, ne kadar tecrübeli ve muhakemesi kuvvetli insanlara danışırsanız danışın, kişinin kendi tecrübesi çok daha farklı kanaatler oluşturabiliyor. Biz de bu sayımızda, girdiği bölümü değiştirme kararı almış arkadaşlarımıza bunun sebebini, yaşadıkları süreçleri bizimle paylaşmalarını istedik.

Enes Yıldız, 20

Marmara Üniversitesi, Makine Mühendisliği, 2015

Boğaziçi Üniversitesi, Felsefe, 2017 (sınava yeniden girmiş)

Türkiye’de başarılı öğrenciler sayısala, özellikle de tıpa ve mühendisliğe yönlendiriliyor genellikle. Benim de sanırım biraz da bundan kaynaklı olarak küçüklüğümden beri mühendis olma isteğim vardı. Fakat açıkçası mühendis olmanın neye tekabül ettiği konusunda çok ciddi fikir sahibi değildim. Lise son sınıfta bu konuda radikal bir karar değişikliği yapmadan Marmara makineyi tercih ettim. Bunda İstanbul faktörü oldukça önemliydi. Makine bölümü için diyebilirim ki dersler başladığı andan itibaren bir mesafem vardı. Fakat yine de dersleri tamamen ihmal etmiyordum. Fakat zaman içerisinde, özellikle ikinci yıl bu bölümün bana uygun olmadığı, diğer bir deyişle buraya ait olmadığımı düşünmeye başladım. Bazı arkadaşlarım dersleri severek çalışıyorlar, bir yandan da okul dışı mesleki aktiviteler ve stajlar yapıyorlardı. Benimse içimde bu alana karşı böylesi derin bir merak gelişmemişti. Bu noktadan sonra, hayatımın geri kalan kısmında hangi uğraşta olmalıyım, ne yaparsam mutlu olurum diye düşündüm fakat yine de çok fazla emin olamadım. Bu yüzden hangi üniversitede ya da hangi şehirde olursam okulun dışında da kendimi geliştirebilirim diye düşünüp İstanbul sevgimden de ötürü Boğaziçi Üniversitesi’ne gidebilmek için bölüm değiştirmeye karar verdim ve sosyal bilimler alanını kendime daha uygun görmeye başladım. Bundan dolayı, sayısal çıkışlı olduğum için tekrar sınava hazırlanmam gerekti. Zaten ikinci sınıfta okulu fiilen bıraktığım için bu süreçte sınava çalıştım ve Boğaziçi felsefeyi kazandım. Tercihlerim arasında Galatasaray sosyoloji ve psikoloji bölümleri de vardı. Şu anda hazırlık sınıfındayım ve diyebilirim ki evet, eski okulumu bırakıp tekrar sınava çalışmama değdi.

Zeynep Şolpan, 20

Galatasaray Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler, 2015

Boğaziçi Üniversitesi, Sosyoloji, 2017 (merkezi yerleştirme puanıyla yatay geçiş)

Lisedeyken hukuk fakültesine gitme düşüncem vardı. Bunun yanında, Boğaziçi Üniversitesi’nden bazı bölümleri de düşünüyordum, orada okuyan arkadaşlarım vesilesiyle ara sıra gidip geliyordum. Sınavlar açıklanıp tercih dönemi geldiğinde, Galatasaray seçeneğini düşünmeye başladım. Fransızca eğitim veriyor olmasının beni uluslararası ilişkiler alanında öne geçireceğini düşünüyordum. Bununla birlikte, etiket değeri de Galatasaray’ı seçmemde biraz etkili oldu diyebilirim. Ayrıca, Galatasaray’daki sosyal imkânların Boğaziçi’ne göre çok kısıtlı olduğunu düşünüyorum. Beni Boğaziçi’ne çeken sebeplerden biri de bu oldu.

Galatasaray’da hazırlığı tamamlayıp bölüme geçtikten sonra, lisansın birinci döneminde dersleri takip ettim fakat çok tatmin edici gelmiyordu. Okulu seçmemde etkili olan Fransızca faktörü, okuldan uzaklaşmamda da etkili oldu bir anlamda. Başarılı olmuş olsam da bir yıllık hazırlık eğitiminin, bir dili akademik düzeyde kullanmak için pek de yeterli olmadığı kanaatine vardım. 1. sınıfın ikinci dönemi, büyük oranda yatay geçiş düşüncesiyle geçti. Puanımın yettiği Boğaziçi sosyoloji bölümüne başvurdum ve yatay geçiş yaptım. Bu yıl hazırlığı atlayıp birinci sınıfa başladım. Şu anki eğitimimden memnunum.

Bilal Özdemir, 21

Galatasaray Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler, 2015

İstanbul Üniversitesi, Hukuk, 2017 (merkezi yerleştirme puanıyla yatay geçiş)

Sosyal çevremin etkisiyle, ortaokul yıllarından beri hukuk fakültesine gitme isteğim vardı. Fakat daha iyi eğitim alabileceğimi düşündüğüm devlet üniversitelerinde hazırlık sınıfı olmamasını büyük bir handikap olarak görüyordum. Lise sürecinde çeşitli sebeplerden dolayı yabancı dil kabiliyetimi geliştiremedim. Doğrudan İstanbul Üniversitesi hukuk fakültesine gitsem belki de dört yıl boyunca başka sosyal ve akademik faaliyetlere ayırabileceğim vakitlerimi dil öğrenimime ayırmam gerekecek diye düşünüyordum. Bundan dolayı, Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünü seçtim. Hazırlık ve 1. sınıfı okudum. 1. sınıfı da okumamdaki sebep, sadece hazırlık sınıfını bitirmenin bir dili öğrenmek ve kullanmak açısından yeterli olmadığına dair kanaatimdi. Şu anda İstanbul Üniversitesi’nde hukuk okuyorum. Tabii buranın da hoşuma gitmeyen bazı unsurları var fakat mevcut seçenekler içerisinde en optimal yolun bu olduğunu düşündüğüm için böyle bir süreç uyguladım.

Sena Alparslan, 22

29 Mayıs Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, 2014

İstanbul Üniversitesi, Eski Yunan Dili ve Edebiyatı, 2017 (sınava yeniden girmiş)

Lise 2’de bölümleri araştırırken uluslararası ilişkiler bölümü; alanı, çalışma sahası ve eğitim sürecindeyken yönlendireceği şeylerle epey ilgimi çekmişti. Meslek garantisi veren tek bir alana odaklanan herhangi bir bölüm düşüncesine çoğu akranım gibi kapılmamıştım, ailem de bu konuda üsteleyen yahut yönlendiren bireyler hiç olmadılar. Üniversite zamanı geldiğindeyse istediğim yere geldim. Hazırlık dâhil 3 sene bu okulda kaldım fakat her sene başlayıp dersleri bırakarak işin sonunu getiremiyordum. Bölümün İngilizce olması, sürekli okuma yapmak, her hafta ödev teslim etmek hareketli yapıma ağır geldi muhtemelen; bir yandan da tatmin etmeyen bir şeyler vardı. Derslerden ziyade başka dillerle uğraşmak daha cazip geliyordu. Ders döneminde Fransızca kursuna başlamam istediğim şeyi biraz daha netleştirdi. Kurstaki hocam ve arkadaşlarım dile yetenekli olduğumu, ilerlemek istediğim bir şey varsa dil konusunda olması gerektiğini söylüyorlardı. İnsan bazen bir başkasının kendisini okumasına ve yönlendirmesine ihtiyaç duyuyor, ne istediğine neyde iyi olduğuna vâkıf olamıyor. İstanbul’daki üçüncü senemde çok da üstünde durmadan bir anda YGS’ye girdim. Aldığım puan yeterliydi, LYS’ye hazırlanırsam Fransız ya da İspanyol Dili ve Edebiyatı’na gidebilirdim. Fakat sınav pek iyi geçmedi, aldığım puanla şu anda okuduğum bölüme başladım. Amacım dil öğrenmek ve bu dilleri aktif olarak kullanabileceğim alanlar bulmaktı. Eski Yunan Dili ve Edebiyatı’nda tüm Batı dillerinin çıkış noktası olan Latinceyi de öğreniyorum. Çağdaş uygarlığın yapı taşlarından olan bu iki temel kaynak öğrenmek istediğim Fransızca ve İspanyolca için sağlam ve zengin bir süreç.

Şeyma Bozdemir, 26

Yıldız Teknik Üniversitesi, Bilgisayar Mühendisliği, 2009

Kocaeli Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2012 (sınava yeniden girmiş)

  Çocukluğumdan beri doktor olmak istiyordum. Puanım beklediğimin altında gelince mesleğine âşık bir mühendis, aynı zamanda akademisyen olan babamın yönlendirmesiyle mühendislikler arasında bir kadın için en uygunu olduğunu düşündüğüm bilgisayar mühendisliğini tercih ettim. Gerekirse evden yazılım yaparak çalışma imkânı vardı. Yıldız’ı tercih sebebimse o dönem başörtüsü sorunu yaşanmayan sayılı üniversiteden biri olmasıydı.

   O dönem aslında oldukça güzel geçiyordu, çok güzel bir üniversite ortamımız vardı, notlarım iyiydi fakat mesleki anlamda hiçbir şekilde ısınamıyordum. Birkaç ufak staj deneyimi de yaşayınca kesin olarak karar verdim ki hayatım boyunca yapabileceğim bir meslek değil; çalışma ortamı fazlaca erkek ağırlıklı, sürekli ekran karşısındasın. Fazla mekanik, sosyal yönü yok denecek kadar az. Ve tabi aklımdan çıkaramadığım bir hekimlik hayalim var. Okulu bırakmaya karar verdim, 3. sınıfa başlarken okula ara verdim, tekrar üniversite sınavına çalıştım.  Bu dönem ilk hazırlık dönemime göre oldukça rahat geçti ders anlamında; psikolojik olarak çok zorladığım dönemler oldu ama elhamdülillah Kocaeli Üniversitesi’ni kazandım.

   Tıp fakültesi oldukça özveri isteyen bir fakülteydi gerçekten, ama çok keyif alarak okudum. 3. sınıfa başlarken evlendim, iki aylık bir oğlum var, hamilelik sürecimin tamamını okulda, hastanede çalışarak geçirdim. Allah’ın yardımıyla işlerim hep yolunda gitti. Şu an son sınıf öğrencisiyim, intern hekim olarak çalışıyorum. Hekimliğin manevi hazzı, insanlarla iç içe olmak beni inanılmaz mutlu etti, ediyor. Okul konusunda aldığım radikal kararın doğruluğunu elhamdülillah sık sık hissediyorum.

Merve Tarhan, 21

Karabük Üniversitesi, Bilgisayar Mühendisliği, 2014

Gazi Üniversitesi, İktisat, 2016 (sınava yeniden girmiş)

Ben sayısal öğrencisiydim ve hayalim mimar olmaktı. Ama maalesef sınav sonuçlarım mimarlık için tam bir felaketti. Ben de “Benim isteğim zaten olmadı, bari ailemin isteği olsun.” dedim. Hazırlık ve 1. sınıfı okudum ama aklımda sadece “Bu bölüm bana göre değil, peki ne yapabilirim?” düşüncesi vardı. Çünkü yazılım ilgim hiç yoktu ve yazılım zorla, birileri istedi diye yapılacak bir şey değil. Bir karar vermem gerekiyordu ya bu deveyi güdüp istemediğim, mutsuz olacağım bir bölüm okuyacaktım ve daha fenası bir ömür bu mesleği yapacaktım ya da bu diyardan gidecektim. Diyardan gitmeyi tercih edip tekrar sınavlara girmeye karar verdim. Yarım dönem boyunca çalıştım. Fakat bu sefer eşit ağırlıktan hazırlandım. Çünkü sayısalın bana göre olmadığını geç de olsa anlamıştım. Zamanında mimarlık iyi ki olmamıştı çünkü hayalim olduğu için belki bırakamayacaktım.

Şu an 2. sınıfım. Okulumu da bölümümü de seviyorum. İnsan kendi içinde sürekli değişen bir varlık. İstekleri, hayalleri, bakış açısı yıllar içinde değişiyor ve bölümüm sosyal bilimlerin babası olarak düşünüldüğü için geniş bir alana sahip. Mesleğimi, ne iş yapmak istediğimi kendim seçebileceğim. Sadece şu mesleği yapabilirsin diye bir dayatma yok. Kısaca, elhamdülillah bir cesaret göstererek o sınava girdim ve “Bilgisayar mühendisliği bırakılır mı, sen kafayı mı yedin?” diyenlere inat şu an Gazi Üniversitesi’nde İktisat okuyorum.

Âmine Sena Polat, 22

Erciyes Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2014

İstanbul Teknik Üniversitesi, Endüstri Mühendisliği, 2015 (yatay geçiş)

Kendimi bildim bileli çalışan kadın olmak istememiştim, rol modelim annemdi. Anaokulunu yarıda bırakmış, ilkokula “Gitmezsen babanı hapse atarlar.” tehdidiyle gönderilmiştim. Sonrasında nispeten başarılı çoğu öğrenci gibi durumu sorgulamayı bırakıp kendimi müfredatın akışına bıraktım. Bana seçme hakkının verildiği 12. sınıfta uyandım. Bu sınav senesinde varlık sebebimi sorguladım ama bu mesele böyle kısa bir vakitte çözülebilecek gibi değildi, çok kararsızdım. Suriye cihadının da etkisiyle hiç hoşlanmadığım halde tıp tercih ettim. Fakat bu mesleği tasarladığım şekilde icra etmek ileride hem temposu hem mesai saatleri açısından benim için zorlayıcı olacaktı, evdeki sorumluluklarımı aksatmak istemiyordum, yurtdışına mahremsiz gidemezdim, aile hekimi olmak için bu çile çekilmezdi. İlk ayın sonunda döndüm. İnsanların tedavi olamamasının değil onları bu duruma düşüren sistemin asıl sorunumuz olduğuna inanıyorum. Herkes fıtratına uygun şekilde üzerine düşeni yapmalı. Mühendisliğin bana uygun olduğuna karar verdim, endüstri mühendisliğinin çalışma alanı çok esnek. Tercih ederken yine tereddütlerim vardı, şimdi mutmainim.

Ayşegül İncebacak, 20

İstanbul Medipol Üniversitesi, Hemşirelik, 2015

Sakarya Üniversitesi, Matematik Öğretmenliği, 2016 (merkezi yerleştirme puanıyla yatay geçiş)

Geçiş nedenim benim hemşirelik mesleğinin zorluğunu kaldıramıyor oluşumdu. Annem için, zaten tutmaz diye düşünüp yazmıştım ama kazanınca bir sene daha hazırlanmak yerine okuyup sonra bölüm değiştireyim dedim; bunu da hocam söylemişti. Daha sonra okula alışmaya başladım derken stajlar beni iyice soğuttu. Böylece bırakma kararı aldım, ailem de hep arkamdaydı zaten. Matematiğe âşık olduğum için ve öğretme işini sevdiğimden ötürü ilköğretim matematik öğretmenliğine geçiş yaptım. İstanbul’da ailemin yanında okuyorken başka şehre gelmek başta çok zorladı açıkçası ama sonuçta eğitim için geldiğinizi ve sonunda iyi şeylerin olacağını düşünürseniz her şey daha güzel oluyor. O yüzden bir senem gider gibi düşüncelerden ziyade okuldan sonraki 30 senelik hayatınızda o işi yapacağınızı düşünüp karar vermelisiniz bence. Ben öyle yaptım en azından. Çok mutluyum şükür ki. Okulumun eğitiminden de gayet memnunum.  Bu yüzden bölümünü sevmeyen birileri varsa benim gibi hem kendine hem de çalışacağı insanlara eziyet etmesin ve istediği işi yapsınlar.