#

Herkesin Kariyeri Kendine

Kariyer eğitimi ve planlaması günümüzün en popüler sektörü hâline gelmiş bir yol bulma yöntemine dönüşmüştür. Yoksa siz farklı mı düşünüyorsunuz? O hâlde biraz bu konuyu farklı açılardan bakıp ezber bozacak biçimde irdeleyelim.

Kariyer planlaması tanım olarak literatürde kendine nasıl yer buldu?

Her paket programda olduğu gibi Batı’da giderek önemli bir insan kaynakları yönetimi aktivitesi haline gelen kariyer planlama ve geliştirme, insan-gücü planlamasıyla ilişkili olmakla beraber, oldukça farklı bir insan kaynağı yönetimi aktivitesidir. İnsan gücü planlamasının temel hedefi, gelecekteki net personel ihtiyaçlarının yordanması ve bu ihtiyaçlara cevap vermek üzere gerekli seçme, eğitme ve yönlendirme fonksiyonlarının yerine getirilmesidir.[1]

Ancak günümüz kariyer planlamacılarının kitlelere verdiği bilgiler ne kadar gerçekçi ve bireysel-psikolojik ihtiyacı karşılayacak niteliktedir?

Kariyer planlamalarının amacına bakıldığında bulunduğu noktadan doğrusal olarak yukarıya doğru emin adımlarla ilerlemek ve yeni pozisyonlar kapmak biçiminde tanımlanması öne çıkmaktadır. Önce bir havuç gösterip sonrasında havucun peşinde koşan bireyler… Sürekli koşup kan ter içinde kalarak elde edilen sertifikalar çoğu zaman ne yazık ki sadece CV’yi kalabalık göstermektedir.

Bir dönem Toplam Kalite Yöntemi (TKY), NLP, Yoga ve şimdilerde kişisel gelişim ve liderlik seminerleri adı altında çoğu zaman havada kalan popüler kültür kurbanı olmuş yığınla program… Hepsi de asla hiç kimsenin hayır diyemeyeceği “eğitim” çatısı ve etiketi altında olmakta ve insanlara bol bol hayal, şişirilmiş ego, vaat ve biraz da eğlence sunmaktadır.

Bugün kariyer seminerleri adı altında sürekli ne yapacağımızı söyleyen insanların gruplara somut anlamda hiçbir şey vermediğini ancak her şeyi planlayarak ve tasarlayarak elde edebileceğimize dair alt mesajların verildiğini görmekteyiz. Bu ifadelerin kendini hayata hazırlama ve kendini yetiştirme kavramlarının yerine kullanıldığını görüyoruz. Böylece süslü ifadeler, bilimsellik hissi uyandıran kelimelerle insanlar etki altında bırakılmak isteniyor.

 İnsan hayatının krizler, fırsatlar, beklenilmeyen toplumsal ve sosyolojik değişimler altında olduğu gerçeği çoğu zaman göz ardı edilmektedir. Her şeyin kâğıt üzerinde mükemmel planlanması hayatın kendisi ile uyuşmadığı gerçeği gün gibi ortada iken bir noktaya göz dikip beklemek insan doğasına yapılan bir saldırı olsa gerek.

Sizin bir pozisyona talip olmanızla bir pozisyonun size talip olması arasındaki farkı ne yazık ki kaçırmış durumdayız.

Şimdi tam bir kariyer faciası olan ve aynı zamanda hepimizin hayatını değiştiren bir kişiden bahsetmek istiyorum: Steve Jobs…

Hayata kariyer adına yenik başlayan bir Steve ile tanışmaya merhaba.

Adı her ne kadar “Steve Jobs” olsa da bir Arap olarak dünyaya geldi. Doğduktan bir hafta sonra biyolojik babası Abdulfettah John Sandali ile biyolojik annesi Joanne Schieble tarafından evlatlık verildi. Okulu yarıda bıraktı, kendi kurduğu Apple’dan kovuldu.

Muhtemelen planlanmayan bir aşama…

Liseyi bitiren Jobs, Portland’daki ReedCollege’a kabul edildi, ancak sadece bir dönem sonra okulu bıraktı. Bir süre bazı derslere dışarıdan katılmayı sürdüren Jobs, arkadaşlarının yurt odalarında yerde yatarak, yemek parası için boş kola şişeleri toplayıp geri dönüşüme götürerek ve haftada bir bölgedeki Hare Krishna tapınağında bedava yemek yiyerek geçimini sağladı.

Okulu bırakmak gibi adımı hangi kariyer ustası (!) cesaretle önerebilir?

Derslere kaçak girmek kariyer planlamasının bir parçası olabilir mi? 

Ortak yapısı yüzünden firmada çoğunluk hissesi bulunmayan Jobs, 24 Ocak 1984’te ilk Macintosh kişisel bilgisayarı tanıttı. Mac’in tasarımına Jef Raskin başlamış, gerisi Jobs tarafından tamamlanmıştı. Macintosh, dünyada grafik ara yüz kullanan ilk kişisel bilgisayardı. Mac satışlarının 1984 sonlarına doğru düşüş yaşaması ve hedeflerin tutturulamaması, Jobs ile CEO Scully’nin arasını açtı. Scully, Mayıs 1985’te Jobs’ı Macintosh bölüm başkanlığından alarak firmadan kovdu.

Kendi kurduğu firmadan kovulan bir kişinin kariyer planlaması gibi bir gerçeğinin olup olmayacağı üzerinde düşünmek gerekiyor.

2009 başında sağlık nedenleriyle 6 ay izin alan Jobs, karaciğer nakli ameliyatı geçirdi. Jobs, 2010 başında yine sahneye çıkarak, kişisel bilgisayar dünyasında büyük bir devrim kabul edilen iPad’i tanıttı. Hastalığı ilerleyen Jobs, Ağustos 2011’de Apple’ın CEO’luk koltuğunu Tim Cook’a devretti. Aynı günlerde Apple firmasının hisse fiyatı bazında piyasa değeri 340 milyar doları geçmişti.[2]

Şimdi kısaca hayatını vermeye çalıştığımız Steve Jobs ile ilgili düşündüğünüz ve planlanıp önümüze çıkarılan kariyer eğitimlerinden hangisini gördünüz?

Peki, hiç düşündünüz mü? Çağ kapatıp yeni bir çağ açan, yapılamaz denileni sadece 21 yaşındayken gerçekleştiren yüce hakanın kariyer planlaması nasıldı? Batılıların muhteşem diye tabir ettikleri Sultan Süleyman da kariyer planlaması yapmış mıydı? Ve belki de en önemli soru bu planlamayı kimler, nasıl yapmışlardı? Tarihimize baktığımızda aslında bu işin (kariyer planlama) üstatlarının olduğunu çok rahatça görebiliriz. Fakat sadece Batı’ya odaklanma hastalığımızdan dolayı doğu tarafından geliştirilen fikir, düşünce ve kavramların görülmediğine şahit oluyoruz. 

Bizlerin işinin ehli olan, bu alanlarda ilmi donanımı olan liyakat sahibi uzmanlara lafımız yok. Ancak bugün kişisel gelişim adı altında eğitim verme vaadinde bulunan bir kısım uzmanın hatta büyük bir kısmının özgeçmişlerinde mezun oldukları üniversite yer almıyor, mezun oldukları bölümle ilgili çalışmalarına rastlayamıyoruz ve başarı hikâyelerini okuyamıyoruz. Belki de olmadığındandır. Ancak bu uzmanlar(!) vermiş oldukları seminerlerle birçok insanın hayatını değiştirdiklerini (şimdiye kadar medyaya yansıyan hiçbir örnek bulunmuyor) iddia ediliyorlar. Artık bu uzmanları(!) ve eğitimlerini sorgulamanın zamanı gelmedi mi?

Ne Yapmalı, Nasıl Yol Almalı?

Uçmaya hazır olmadan kanatlanmamak, uçmak için de önce kanatlarımızın buna hazır olması gerekir. Hiçbir şart öne sürmeden, hiçbir beklenti içinde olmadan bilgi ve donanımımızı artırmalıyız. Dünyayı tarih, psikoloji, felsefe, dini ilimler, sosyolojik analizler penceresinden görebilecek tarzda kendimizi eğitmeliyiz. Bunun yanında sanatsal eğitim ve faaliyetlere ilgi duyup en az biri ile ilgili becerilerimizin olması gerekir. Ve tüm bunlar doğal, hayatla iç içe geçmiş şekilde yapmalıyız. Zaten uygun pozisyon olduğu zaman sizi mıknatıs gibi o pozisyon çekecektir. Ama eğer tahta hükmünde isek hiçbir mıknatıs tahtayı çekmez.

Yaşanan bazı krizlerin en çok hazır olanlara fırsat verdiğini unutmamak gerekir. Bağımsız yaptığınız çalışmalar, STK düzlemindeki çabalarınız sizin kariyer basamaklarınıza farklı açıdan katkı sunacaktır. Salonlara hapsolmuş ve birbirinin tekrarı renkli slaytlar ile yapılan kariyer planlamaları maalesef kısa süreli koşulara benzemektedir. Donanımlı olma biçimini hayatın kendisi yapmadıktan sonra birilerinin önünüze kırmızı halı sermesini beklemek sadece fantezidir.

Bugün kendinden menkul kendi kariyerini (!) bile çizememiş onca kariyer ustasından (!) kariyer adına bir şeyler koparmaya çalışmak,  piyasa ekonomisi adına bir katkıdır. Bu anlamda ekonomik katkı sunmak istiyorsanız yolunuz açık bahtınız güzel olsun.

“Kendisinden kariyerime yönelik destek istediğim uzmanın kendi kariyerine baktığımda, kariyer olarak benim durumumun ondan daha iyi olduğunu gördüm.”   “Yazarlar Okullarda Projesi kapsamında okulumuza gelen,  kariyer üzerine kitap yazmış bir yazarımızın kendi kariyerine baktığımda şok oldum. Çünkü kariyer ve kişisel gelişim üzerine kitaplar yazan bu yazarımızın üniversiteyi bitirdikten sonra yıllarca İŞKUR’a iş bulabilmek için başvuru yaptığını öğrendim.”     Ahmet: Üniversite tercihi yaparken bana Tercih danışmanı olarak tanıştırılan kişinin İşletme mezunu olduğunu öğrenince acayibime gitti. Selim: Abi seninki de bir şey mi benimkisi Ziraat Mühendisi çıktı!   “Gaziantep Üniversitesini tercih için tavsiyede bulunan kariyer danışmanı, gerekçe olarak Türkiye ihracatının % 50’sini bu şehrin karşıladığını ifade etmesi beni oldukça şaşırttı. Oysaki gerçekte bu ilin Türkiye ihracatının sadece yüzde 4,27’si karşıladığından garibimin haberi yoktu.”

[1]SÜMER Yrd.Doç.Dr.Canan, İnsan Kaynakları Yönetimi Etkinliği Olarak Örgütsel Kariyer Planlama Ve Geliştirme, Türk Psikoloji Bülteni, Türk Psikologlar Derneği, 1999.

[2]http://www.sabah.com.tr/galeri/teknoloji/steve-jobsun-hayati/26/13-04-2016