#

Kavram Köşesi

Sürdürülebilirlik

Bir şeyin sürdürülebilir olması onun şu anki durumunu devam ettirebiliyor olması ya da kendini yenileyebiliyor olması anlamına gelir. Kelimenin bu anlamından yola çıkarak sürdürülebilirlik kavramı; gelecek nesillere ekolojik, ekonomik ve sosyal koşulları devam ettirilebilir bir dünya bırakmak anlamında kullanılmaya başlanmıştır. Sürdürülebilirlik kelimesinin bu anlamı 1983 yılında Birleşmiş Milletlerin yayınladığı Ortak Geleceğimiz adlı rapordan sonra şekillenmiştir. Bu rapora göre sürdürülebilirlik; doğanın ve gelecek kuşakların kendi gereksinimlerine cevap verme yeteneklerini tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçlarımızı temin etmek ve kalkınmakolarak tanımlanmıştır.

**

Sürdürülebilirlik kavramı ekolojik, ekonomik ve toplumsal boyutları kapsayan bütünsel bir yaklaşımdır. Özünde gelecek nesillere her açıdan yaşanılabilir bir dünya bırakmak vardır. Her açıdan kastettiğimiz ise; kendini yenileyebilen temiz bir doğal çevre, eşitliğe ve refaha dayalı sosyal koşullar ve toplum ile çevreyi gözeten bir ekonomik sistemdir. Sürdürülebilirlik sıklıkla yalnızca çevre koruma ile ilişkilendirilse de yukarıda bahsettiğimiz üç ana sisteme odaklanır: Doğal çevre, ekonomi ve toplum…

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları

**

Kalkınma en yaygın kelime anlamı olarak refah seviyesinin artmasını ifade etmektedir. Günümüzde kalkınmanın yalnızca ekonomik büyüme ile başarılamayacağı ve pek çok farklı faktörün de göz önünde bulundurulmasının gerekliliğinin anlaşılması üzerine 2015 Eylül Ayında BM Genel Kurulu New York’ta bir araya gelerek dünyada yoksulluğun ortadan kaldırılması, gezegenimizin korunması, eşitsizlik ve adaletsizlikle mücadele edilmesi  hedefleriyle 2030 yılında tamamlanan bir yol haritası olarak Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını kabul etti. Tüm milletlere yönelik ve kimseyi geride bırakmayacak şekilde düzenlenen 17 amaç bulunmaktadır, amaçların ana başlıkları: Yoksulluk ve açlığa son, sağlıklı bireyler , nitelikli eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliği, temiz su ve sıhhi koşullar, erişilebilir ve temiz enerji, insana yakışır iş ve ekonomik büyüme, sanayi, yenilikçilik ve altyapı, eşitsizliklerin azaltılması, sürdürülebilir şehir ve yaşam alanları, sorumlu üretim ve tüketim, iklim eylemi, sudaki yaşam, karasal yaşam, barış ve adalet, hedefler için ortaklıklar.

Amaçlar hakkında detaylı bilgi için, linki ziyaret edebilirsiniz. 

https://www.tr.undp.org/content/turkey/tr/home/sustainable-development-goals.html

**

Sürdürülebilirlik kavramı, kalkınma ile yakın bir ilişkiye sahiptir. Kalkınma dediğimiz şey, özünde bireylerin refahlarını artırmayı hedefler. Ne yazık ki, ‘kalkınma’ ya da ‘gelişme’ çok yakın bir zamana kadar yalnızca ekonomik büyüme ile ilişkilendiriliyordu. Şimdi şimdi kalkınmanın yalnızca ekonomik büyüme ile başarılamayacağı ve pek çok farklı faktörün de göz önünde bulundurulması gerektiği anlaşıldı. Böylelikle ‘sürdürülebilir kalkınma’ kavramı sözlüklere dahil oldu. Sürdürülebilir kalkınma ile refah seviyesini artırmak için ekonomik büyümenin yanında, toplumsal eşitlik, doğal çevre, nitelikli eğitim, bireylerin sağlığı, sorumlu üretim ve tüketim gibi faktörler de göz önünde bulundurulmaya başlandı.

Buradan hareketle, sürdürülebilirlik kavramı toplumu, doğayı ve ekonomiyi iç içe geçmiş kümeler olarak ele alır. Her biri birbiriyle ilişkilidir, dolayısıyla her birinin sürdürülebilirliği de birbirine bağlıdır. Yani eğer doğal kaynakları yenilenemeyecekleri bir hızda tüketirsek, sürdürülebilir bir ekonomiden söz edemeyiz, çünkü ekonomik sistemi devam ettirecek doğal kaynaklarımız tükenecektir. Ya da sürdürülebilirliği toplumsal açıdan ele alırsak, gerekli siyasi düzenlemeler yapılmadığı ve yaşayış tarzımız değişmediği sürece çevresel sürdürülebilirliğe ulaşmak mümkün olmayacaktır. Yani sürdürülebilirlik bugünün ekonomik ve toplumsal ihtiyaçlarını gelecek kuşakların olanaklarını çalmadan ve doğaya zarar vermeden karşılayabilmek anlamına gelir. Mottomuz şu cümle olabilir: “Gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme olanağından ödün vermeden bugünün ihtiyaçlarını karşılayabilen kalkınma.”

Enerji verimliliği

**

Enerji verimliliği, gelişen yeni teknolojilerin kullanımı ile yaşam standardını, üretim kalitesi ve miktarını düşürmeden, daha az enerji kullanarak aynı miktardaki işi yapabilmektedir. Başka bir deyişle, enerji verimliliği birim hizmet ya da ürün miktarında enerji tüketimini azaltmaktır. Enerji tasarrufu ve verimliliği, enerji arz güvenliğinin sağlanması, dışa bağımlılık risklerinin azaltılması, çevrenin korunması ve iklim değişikliğine karşı mücadelenin etkinliğinin arttırılmasının sağlanması gibi 2023 yılı ulusal strateji hedeflerimizin ve enerji politikalarımızın en önemli bileşenlerinden biridir.

**

Enerji verimliliği çalışmaları ile Türkiye’nin Enerji Yoğunluğunun (milli gelir başına tüketilen enerji) 2023 yılına kadar, 2011 yılına göre en az %20 azaltılması hedeflenmiştir. Türkiye’nin ilk enerji verimliliği eylem planı olan Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı (2017-2023) 02/01/2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir

Eylem planı merak ettim, bir göz atsam iyi olur derseniz, buyurunuz:

https://www.enerji.gov.tr/File/?path=ROOT%2f1%2fDocuments%2fSayfalar%2fUlusal+Enerji+Verimliliği+Eylem+Planı.pdf

Ekolojik Ayak İzi

**

İnsanların hayatta kalabilmek için, yemek, barınma, ısınma gibi bazı temel ihtiyaçları vardır. Gezegenimiz bu ihtiyaçları karşılar. Peki biz ne kadarını tüketiyoruz? Bu sorunun cevabı “Ekolojik Ayak İzi” olarak adlandırılır. Kavram ilk olarak Dr. Mathis Wackernagel, Prof. William Rees ve arkadaşları tarafından kullanılmıştır. Bu bilim insanları, bozulmamış doğal kaynakların üretkenliğinin ve miktarının ölçülebilmesi, doğanın sürekli tüketilmesi ve tahrip edilmesini önleyecek çözümlerin üretilebilmesine yönelik yeni bir hesaplama yöntemi ve tekniği geliştirmişlerdir. Ekolojik ayak izi konusunda yapılan araştırma sonuçlarına göre, özellikle gelişmiş ülkelerin ekolojik ayak izlerinin diğer ülkelere göre daha büyük olduğu, daha fazla biyolojik üretken alan kullandıkları ve bu ülkelerin aynı tüketim alışkanlıklarına devam etmeleri durumunda gezegenin kapasitesinin bu yükü kaldıramayacağı ortaya konmuştur. Küresel kapitalizmin yarattığı tüketim toplumunun gezegene yaptığı baskı, büyüyen ekolojik ayak izidir. Toplum ve/veya bireyin tükettiği gıda, konut alanı, ulaşım, atık miktarı gibi, üretken ekosistemlerdeki karşılığıyla belirlenen ekolojik ayak izinin büyümesi, biyolojik kaynakların yok olmasıyla sonuçlanmaktadır.

Konu hakkında detaylı okuma için linki tıklayabilirsiniz:

Sıfır Atık Projesi

Sıfır Atık; israfın önlenmesini, kaynakların daha verimli kullanılmasını, atık oluşum sebeplerinin gözden geçirilerek atık oluşumunun engellenmesi veya minimize edilmesi, atığın oluşması durumunda ise kaynağında ayrı toplanması ve geri kazanımları yoluyla sürdürülebilir kalkınma ilkelerine uygun üretimin yapılmasını kapsayan atık yönetim felsefesi olarak tanımlanan bir hedeftir. Atık türleri cam, kompozit, metal, bitkisel, atık, organik, elektronik, atık, pil, kağıt, ahşap ve plastik olarak sınıflandırılmaktadır.

Atıkların geri dönüşüm ve geri kazanım süreci içinde değerlendirilmeden bertarafı hem maddesel hem de enerji olarak ciddi kaynak kayıpları yaşanmasına neden olmaktadır. Dünya üzerindeki nüfus ve yaşam standartları artarken tüketimde de kaçınılmaz şekilde bir artış yaşanmakta ve bu durum doğal kaynaklarımız üzerindeki baskıyı artırarak dünyanın dengesini bozmakta, sınırlı kaynaklarımız artan ihtiyaçlara yetişememektedir. Bu durum göz önüne alındığında, doğal kaynakların verimli kullanılmasının önemi daha da ortaya çıkmaktadır. Bu nedenledir ki son yıllarda tüm dünyada sıfır atık uygulama çalışmaları hem bireysel hem kurumsal hem de belediye genelinde yaygınlaşmaktadır.

Yılda 31.000.000 Ton Atık İle Ne Kazanılır?

42 Milyon Ağaç

585 Milyon kg Daha Az Sera Gazı

69 Milyon m3 Daha Az Su Kullanımı

20 Milyar kwh Daha Düşük Enerji Kullanımı

13 Milyar TL Yıllık Katma Değer

Proje hakkında detaylı bilgi ve uygulama alanları için projenin web sitesini ziyaret etmenizi tavsiye ederiz.

https://sifiratik.gov.tr