Yoksa Siz Kürk Mantolu Madonna Okumayangillerden misiniz?
Yaz geldi ve okumaya fırsat bulamadığımız ya da aralıksız kitap okuma yolculuğuna çıkmaya hazırlandığımız şu zamanlarda, kimi başucuna sıraladı kitapları kimi de bavuluna. O zaman durun bir dakika! Yazımı okursanız belki de bazı kitaplar yer değiştirebilir, bazıları rafa geri konabilir, ne dersiniz?
Best mi Seller?
Sizlere okurun okuma anlayışını ve dünyaya olan bakışını zorlamayan, bir solukta okunan popüler edebiyatın ürünü olan “popüler roman” kavramından bahsetmek istiyorum. Bir nevi “Best Seller”lar…
Popüler roman, edebiyatımıza Tanzimat dönemi sonrasında Batılı eserlerin çevrilmesiyle ve benzerlerinin yazılmasıyla başlamıştır. Hüseyin Rahmi Gürpınar, Osman Aysu, Orhan Pamuk, Hasan Ali Toptaş, Bilge Karasu ilk akla gelen yazarlardır. Başa getirilen “popüler” sıfatı, o edebiyat ürününün okuyucuya ulaşması ve eserin satılması kriteridir. Dolayısıyla “popüler roman”lar, yazarın estetik bir gaye gütmeden yazdığı, okurun duygu ve heyecanını sömüren, kolay anlaşılıp belli bir seviye aramayan, klişeleşmiş olay örgüsünden oluşan ve ticari kaygısı olan romanlar olarak adlandırılır. Dolayısıyla sanat-estetik değerden yoksun olan bu romanlar, ikinci sınıf edebiyatı olarak görülmüştür. Fakat popüler romanın bu tarz eleştirilere maruz kalması onun çok okunduğu gerçeğini pek tabi değiştirmemiştir. Popüler romanlarda kişiler de neredeyse aynı niteliktelerdir. Basmakalıp kişiler vardır ve benzer mekânlar kullanılır.
Tatillerde okunan romanlar da daha çok popüler olanlardır. Yazın ruhunu okuyucusuna hissettiren bu romanlar; deniz, kum, sahil, bir ağacın gölgesi, kırlar ve doğanın sesi insanı bir yolculuğa çıkarır.
Tabiki Hayat Kısa, Kuşlar Uçuyor
Sosyal medyada sıkça rastladığımız ve herkesin elinde gördüğümüz kitaplar ise “popülerleştirme” sıfatı ile moda hâline getirilmiştir. Yani popülerleştirme sıfatı, eseri okumak ve anlamak için değil de gösterişin ön planda olduğu uygulamalar için kullanılmıştır. Örnek verecek olursak, böyle kitapların Instagram hesaplarında birer obje hâlini almasından dem vurabiliriz. Bu tanımlamalardan sonra herkesin aklına gelebilecek ilk örnek elbette Kürk Mantolu Madonna. Bunları sadece roman üzerinden anlatsak da şiirlerde de bu örneği görmek mümkün. Buna da Cahit Zarifoğlu’nu örnek vermek doğru olabilir.
Peki, okur neden popüler roman okumak ister, biraz da buna bakalım. Bu tür kitaplar, okurun merak duygusunu canlı tutar. Okur, romanı okurken sorgulamadan kabullenir, çok çaba harcamaz. Hep aynı olay örgüsü, aynı kurgu vardır. Özellikle tarihî ve dinî konular ile aşk bu tür romanlarda oldukça fazla işlenir. Buna ek olarak polisiye romanları da anmak gerek. Heyecan vardır yani.
Aynı zamanda estetik bir gaye ile yazılan, okuru hazır duygulardan ayırıp okuru bilgilendirmeye çalışan, klişe bir yapıya sahip olmayan eserler de vardır. Ki bu eserler yazarı tarafından uğraşılmış ve az sayıda okura ulaşmış eserlerdir. Her ne kadar popüler romanları okusak da asıl estetik gaye ile yazılan bu kitapları da okuyarak kültürel ve estetik bir birikim elde etmeliyiz çünkü bu eserler dilimizi geliştirdiği gibi üslubumuzu ve hayal gücümüzü de geliştirir. Oyumuz bu kitaplardan yana da olsa karar sizin elbette. Belki kolay okunabilen popüler romanlardan başlayıp derinlere inen bir okuma yolculuğu kulağa daha hoş gelir okumaya yeni başlayan arkadaşlar için.
Haydi, işte şimdi kitaplığınızdan bir kitap seçin ve tatilin keyfini çıkarın. Ya da ben size bir kitap önereyim. Cemil Meriç’in “Bu Ülke” kitabındaki “Okumak Üzerine” kısmından başlamaya ne dersiniz? Zaman kaybetmeden karar verin çünkü “Hayat kısa, kuşlar uçuyor.”
Merve Olgun