Cihan Harbini Bitiren Hastalık: İspanyol Gribi
7 Eylül 1918’de Boston, Camp Devens’teki askerî kampta askerlerden biri, ateş ve baş ağrısı şikâyeti ile revire gider. Yüzü mosmor kesilir, burnu kanar ve 48 saat gibi çok kısa bir sürede nefes almakta zorlanarak ölür. İlk başta bu belirtileri gösteren askerlere menenjit (beyin zarı iltihabı) teşhisi konur. Ertesi gün doktorlar fikir değiştirmek zorunda kalır. Çünkü onlarca asker, üst solunum yolu şikâyetiyle revire hücum eder.
Gripten ölen askerlerin göğüslerini açtıklarında solunum yolunun kırmızı jöleye benzer bir sıvı ile kaplanmış olduğu görülür. 45 bin askerin bulunduğu kampta, 16 Eylül’de 36 kişi, 23 Eylül’de 12.604 kişi hastalanır. İlerleyen günlerde kampın yaklaşık yarısı hasta olur ve 800’e yakın asker hayatını kaybeder. Birçoğu hastalığa yakalandıkları ilk 24 saat içinde ölür. Otopsilerinde akciğerlerinde kan ve sıvı toplanmış olduğu görülür. Bir panik havası oluşur. İlerleyen zamanlarda Eylül-Kasım ayların da on bin kişi hayatını kaybeder. Artık devletlerin 1. Dünya Savaşı’ndan sonra mücadele edeceği bir düşman daha vardır: İspanyol Gribi.
İnsan vücudunda 30 trilyondan fazla bakteri vardır. Bu bakterilerin yararlı olanları dışında zararlı bakteriler de vücudumuzda bulunur. Bazıları bizi hasta edip ölüme yol açabilirken bazıları da işimize yarıyor. Bulaşıcı hastalıklar tarihten beri süregelen bir virüs çeşitleridir. Özellikle Sanayi Devrimi’nden sonra köy hayatından şehir hayatına geçişte virüs ve bakteri içeren hastalıklar oldukça fazlalaşmaya ve sık görülmeye başlanmıştır. Avrupa’da 1800’lerin başında sanayileşme ile artan tüberküloz ve astım olayları hastalıkları ve ölümleri beraberinde getirmiştir.
İspanyol Gribi 1918 yılında başlayıp 1920 yılında biter. Kısa bir süre gibi gözükse de bu 2 yılda bu salgından dolayı 40 milyon kişinin öldüğü söyleniyor. Sadece 1. Dünya Savaşı’nda 17 milyon insan öldüğünü söylersek hastalığın ciddiyetini kavramış oluruz sanırım. Özellikle 1918 yılında oldukça fazla bir yayılış gösteren grip her ne kadar “İspanyol Gribi” diye geçse de genel kitaplarda ve araştırmalarda “1918 salgını” diye geçer. Amerika’dan başlayıp tüm dünyaya yayılan grip zamanının en büyük derdi ve salgını olarak bilinir.
Niçin İspanyol Gribi?
Dünya 1918 salgınına “İspanyol Gribi” adını vermiştir. Tıbbi olarak bu durumun İspanya ile bir alakası yoktur. Ancak İspanya 1. Dünya Savaşı’nda tarafsız bir ülke idi ve İspanya’da basın üzerinde sansür yoktu. ABD ve savaşan diğer ülkelerde ise halkın moralini bozmamak ve düşmana zayıf görünmemek gibi amaçlarla salgın haberleri mümkün olduğunca gizlendi. Dünya kamuoyu da İspanya medyası sayesinde olayın çapından haberdar olunca bu salgına “İspanyol Gribi” denildi. Özellikle İspanyol kralı XIII. Alfonso gribe yakalanınca salgın diğer ülkelerde de dikkatleri üzerine çekti. Zamanın gazeteleri 1918 yılında salgından ilk defa söz etti. Almanların biyolojik bir silah olarak bu hastalığı yaydığı ortalıkta dolaşınca “Alman Vebası” diye de adlandırıldı.
New York Times gazetesinin o günlerde uyguladığı sansür bugün bile tartışılıyor. John Barry Nature dergisinde 2009 yılında yayımlanan “1918’deki Yanlıştan Kaçınmak” adlı makalesinde, sağlık konusunda halka doğru bilgi verilmesi gerektiğini ve belki de ancak bu sayede alınacak önlemler ile ölümlerin azaltılacağını söyler. Bu görüş her ne kadar tartışılsa bile ne kadar doğrudur bilinmez. Sonuçta öldürücü bir salgın dünya genelinde yayılıyor ve ölümle sonuçlanıyor. Belki de yayınlanması tamamen gizlense yeni bir salgın çıktı diye büyük bir panik havası oluşacak ve belki de cihan harbini daha da uzatacak idi.
İspanyol Gribi’nin Osmanlı Devleti Üzerindeki Etkileri
Salgının Osmanlı’ya gelişine ilişkin iki ihtimal üzerinde durulmaktadır. Ya Avrupa üzerinden gelen yolcular tarafından ya da Orta Doğu’daki İngiliz Ordusu tarafından getirildiği düşünülmekteydi. Salgının ilk dalgası çoğu devletlerde olduğu gibi Osmanlı Devletinde de fazla etkili olmadı. Bunun sebebi şu olabilir: Avrupa ve Osmanlı Devletinin bulunduğu coğrafi iklim farklı idi. Bir diğer sebep de o zamanlar Osmanlı Devleti’nin ulaşım ve iletişim ağı çok iyi değildi. Kaynaklar (Maarif Nezareti) da ilk dalgada çok fazla ölen insanın olmadığını söylemektedir. Ama 2. dalga en etkili dalga olarak söyleniyor. Maarif Nezareti kaynaklarına tekrardan baktığımızda İstanbul’da Ekim 1918 yılında haftada 400 ölümün meydana geldiğini yazıyor. Grip aynı şekilde Anadolu illerinde de yayılsa da en fazla kaybın İstanbul’da olduğu yazmaktadır. Gripten ölenlerin sayısı İstanbul’da 10.000 civarına ulaşmıştır.
Biz ki İstanbul şehriyiz,
Seferberliği görmüşüz:
Kafkas, Galiçya, Çanakkale, Filistin,
Vagon ticareti, Tifüs ve İspanyol Nezlesi
bir de İttihatçılar, bir de uzun konçlu Alman çizmesi
914’ten 918’e kadar yedi bitirdi bizi
Nazım Hikmet
Günümüz Gripleri
Her sene olduğu gibi geçtiğimiz sene de de yine bir grip salgını oluştu. Bir sonraki sene de olacak. Bilim insanları hâlâ daha 1918 ve geçen grip salgınları ile uğraşadursun her sene çıkan grip bir önceki grip virüsünden daha zararlı ve daha kötü oluyor. Bilim insanları da sağlığı korumak için aşılar ve ilaçlar geliştiriyor. Bu ilaçlar bu sene işe yarasa da sonraki sene çıkan virüs için bir etki göstermiyor. Bunun sebebi virüsün kendini geliştirmesi ve çoğaltması.
Örnek vermek gerekirse H5N5’e karşı bir aşı geliştirdiniz diyelim. Bir sonraki sene virüs H1N1 olarak karşımıza çıkıyor. Bu süreçte de virüs mutasyona uğrayarak kendini geliştiriyor ve daha da güçleşiyor. Doğal olarak da bir önceki sene geliştirdiğiniz aşı hiçbir işe yaramıyor. Bu durumda virüse dayanmak çok güçleşiyor. Bilim insanlarının çalışmaları ve araştırmaları ile bu durumun da üstesinden geleceğine inanıyorlar.
Belki de bunu Müslüman bir bilim insanı bulur ve bize Müslümanların boş durmadığını ve çalışmanın gücünü gösterebilir. Öyle ya da böyle herkesin gideceği yer belli olduğu için çok da panik yapmaya gerek yok 😊 Esen kalın. Sağlıcakla…