Demirbaş
Doğduğum Ev
Nuriye Çakmak Çelik
Görüntüleri çevrimiçi platformlarda yayınlandığında milyonlarca kişi tarafından izlenen röportajların derlenerek bir araya geldiği Doğduğum Ev’de, Mim Kemal Öke, Nurullah Genç, Hayati İnanç, Yavuz Bülent Bakiler, Ömer Tuğrul İnançer, Teoman Duralı, Ekrem Kızıltaş, Hayrettin Karaman, İbrahim Uğurlu, Hasan Aycın, İsmail Hakkı Aydın gibi alanında önde gelen isimlerin hayatına dair önemli dönüm noktalarına şahit olacaksınız. “Nereden nereye..?” sorusunu sıklıkla okura sorduran, hayranlık uyandırırken aynı zamanda da rol model alınacak hayatların bir arada sunulduğu Doğduğum Ev bir başucu kitabı niteliğinde.
Mart 2021, Ketebe Yayinevi, 272 sayfa
Aile Olmak
Süreklilik ve Değişim Ekseninde
Kollektif
Aileye dayanmayan yapılar lokal alanlarda geçici başarılar sergileyebilirler ancak bunlar saman alevi gibi çabucak sönecektir. Yapılan herhangi bir işteki hayır, çok olmasından değil, sürekliliğinden kaynaklanır. Toplumsal hareketlerde sürekliliği sağlayacak olan da aile kurumudur. Ailenin bu kadar önemli olması, bu kurumda ortaya çıkan aksaklık ve sorunları da toplumun en önemli gündem maddelerinden biri haline getirmektedir. Bugün aile kurumu pek çok yönüyle tartışılır hale gelmiş ve bu kurumun işlevselliği üzerinde ciddi kuşkular oluşmaya başlamıştır. Bu çalışmanın hazırlanmasının nedeni, aile ile ilgili sorunları ele almak, bunlara çözüm aramak, aile ile ilgili sorunların çözüm imkânını sorgulamaktır.
Ocak 2020, Tire Kitap, 272 sayfa.
Afrikalı Leo
Amin Maalouf
Afrikali Leo, gerçek bir yaşam öyküsünden çıkarılmış düşsel bir yaşamöyküsü: “Bir berberin sünnet ettiği, bir Papanın vaftiz ettiği” Hasan ibn Muhammed el-Vezzan ez-Zeyyati alias/namıdiğer Giovanni Leone de Medici’nin, Leo Africanus yani Afrikalı Leo’nun özyaşamöyküsü -yazmış olsaydı yazacağı gibi. Amin Maalouf, bu ilk romanında -daha sonra Semerkant, Tanios Kayası, Doğu’nun Limanları, Yüzüncü Ad ve öteki romanlarında da yapacağı gibi- tarihle/ tarihten olağanüstü bir halı dokuyor. Bir uçan halı…
Şubat 2021, Yapı Kredi Yayınları, 373 sayfa.
İçini Döken Kitaplar
Dostoyevski – Budala
“Sorun onlara, her birine tek tek sorun bakalım mutluluktan ne anlıyorlarmış? Ah inanın, Kolomb Amerika’yı keşfettiği anda değil, onu keşfederken mutluydu. İnanın, mutluluğu belki de Yeni Dünya’yı keşfetmeden üç gün önce doruğa çıkmıştı, umutsuzluğa kapılan adamlarını gemiyi Avrupa’ya döndürmek üzereyken kararlarından vazgeçirdiği anda… Önemli olan Yeni Dünya değildi, yerin dibine batsındı Yeni Dünya! Neredeyse Yeni Dünya’yı görmeden, neyi keşfettiğini anlamadan ölmüştü Kolomb. Önemli olan yaşamdır, yalnızca yaşam… onun keşif süreci, sürekli ve bitmek tükenmek bilmeden yaşamı keşfetme çabası, yoksa keşfetmiş olmak değil.”
Dino Buzzati – Tatar Çölü
“İnsanın, tek başına olduğu ve hiç kimseyle konuşamadığı zaman bir şeye inanması çok zordur. İşte tam da o dönemde, Drogo, insanların her zaman birbirlerinden uzakta olduğunu fark etti. Birisi acı çektiğinde, acısı sadece kendine ait oluyor, hiç kimse o acıyı biraz olsun dindiremiyordu; bir insan acı çektiğinde diğerlerinin, duydukları sevgi ne denli büyük olursa olsun, bu yüzden acı çekmediklerini ve yaşamdaki yalnızlığı işte bu durumun oluşturduğunu fark etti.”
Fuat Sezgin- Bilim Tarihi Sohbetleri
“Ben hayatımı daima planlarım. Liseyi şu zamanda bitireceğim diye planladım. Üniversiteyi öyle… Şu yaşta doçent olacağım, dedim ve bütün bunlarda muvaffak oldum. Baktım her şeyde muvaffak oluyorum, bende bir şımarma başladı. Ondan sonra bir askeri darbe* geldi. Bir balığın üzerine atılan ağ gibi ben de o ağın içinde kaldım. O zaman baktım ki beşer olarak benim irademin bir sınırı varmış. İşte o olaydan sonra ben şuna karar verdim : Hayatımda eğer altı haftalık bir geleceğim garanti edilse, yani o kadar yaşayabilecek kadar maddi imkânım varsa, yedinci haftayı düşünmeyeceğim…”