Demirbaş-İçini Döken Kitaplar
Düşünmenin Alfabesi
“Bir Eleştirel Düşünme Kitabı”
Yasin Ramazan
Babil Kitap, 144 Sayfa , 2020
Yaşadığımız çağ bize emsalsiz miktarda bilgi, bir o kadar da karmaşa getiriyor. Düşüncelerimizi sağlıklı biçimde kurmak, safsatalara düşmekten kaçınmak hiç olmadığı kadar zor. Eleştirel düşünce başlı başına bir disipline dönüşmüş durumda. Yasin Ramazan, tüm bu keşmekeş içinde yolunu kaybetmeden tutarlı düşünceler üretmeye çalışan okura rehberlik etmeyi hedefliyor. Düşünmenin Alfabesi nasıl mantıklı düşüneceğinizi öğretmeyi hedeflese de bir mantık kitabı değil. Teorikten ziyade pratik, anlayarak yola koyulmayı teşvik eden bir metin. Sadece başkalarının düşüncelerini kritik etmeyi değil, kendi öğrenme ve düşünme serüvenimizi de takip etmeyi ve gerekli iyileştirmeleri yaparak zenginleştirmeyi salık veriyor. Tutarlı düşüncelerin yanı sıra sağlam inançlar elde etmemizin de yolu yine eleştirel düşünceden geçiyor.
Düşünmenin Alfabesi
“Bir Eleştirel Düşünme Kitabı”
Yasin Ramazan
Babil Kitap, 144 Sayfa , 2020
Yaşadığımız çağ bize emsalsiz miktarda bilgi, bir o kadar da karmaşa getiriyor. Düşüncelerimizi sağlıklı biçimde kurmak, safsatalara düşmekten kaçınmak hiç olmadığı kadar zor. Eleştirel düşünce başlı başına bir disipline dönüşmüş durumda. Yasin Ramazan, tüm bu keşmekeş içinde yolunu kaybetmeden tutarlı düşünceler üretmeye çalışan okura rehberlik etmeyi hedefliyor. Düşünmenin Alfabesi nasıl mantıklı düşüneceğinizi öğretmeyi hedeflese de bir mantık kitabı değil. Teorikten ziyade pratik, anlayarak yola koyulmayı teşvik eden bir metin. Sadece başkalarının düşüncelerini kritik etmeyi değil, kendi öğrenme ve düşünme serüvenimizi de takip etmeyi ve gerekli iyileştirmeleri yaparak zenginleştirmeyi salık veriyor. Tutarlı düşüncelerin yanı sıra sağlam inançlar elde etmemizin de yolu yine eleştirel düşünceden geçiyor.
Postmodern Dünyada Kıbleyi Bulmak
T. J. Winter
Timaş Yayınları, 336 sf., 2016
Şehir boğuluyor, şehrin sakinleri de öyle. Güzide dimağların pervasızlığı, anlayışsızlığa dönüşmüş. Modern hayatın cazibesi kısa süreliğine başımızı göğe erdiriyor; ama ardı sıra, külleri kalıyor geriye ve insanlık boşanma, intihar, depresyon ve uyuşturucu yüklü kişisel ve sosyal kabristana düşüyor. İlerlemeye dair sloganlarımıza rağmen, Machado’yla birlikte acı çekiyoruz: “İnsanlarla barış içinde, ama iç organlarımızla savaş içinde yaşayış.” Ve Nabokov gibi, “beşiğin dipsiz bir kuyuya doğru yuvarlandığı”na kâniyiz. İslâm ise bütün ihtişamıyla, başlangıçta bize verilen insaniyetimize, fıtratımıza yeniden erişme imkânı sağlıyor.
T. J. Winter (Abdülhakim Murad), postmodernitenin ve bütün sahte kurtuluşların kadehinden içmiş ve sonra İslâm’ı insanın anlam arayışına götüren kesin bir anahtar olarak tanımış bulunan bir postmodern dönem çağdaşı ve düşünür olarak Allah’ı bütün isimleriyle öğreten tek dinin potansiyel ihtişamını ortaya seriyor.
Tarihe Tanıklığım Otobiyografik Kayıtlar
Aliya İzetbegoviç
Ketebe Yayınları
Buradakiler hayatımın belirli kesitleri çünkü hayatımın bazı kısımlarını unuttum, bazı kısımları da bana özeller. Geriye kalanlar ise biyografiden çok tarihi kronoloji mahiyetinde. Hayatımı takip eden hadiselere ilişkin hikayeler, gerçek şekilde, kendimize ait hikayeler ne kadar samimi ve doğru olabilirse o ölçüde anlatıldı.
Hatıraların nasıl kaleme alındığını bilmiyordum. Meşhur Churchill’in eserini okurken edebiyatın bu türünde, Churchill’in kendisinin de ifade ettiği üzere, yazarın tarihteki siyasi ve askeri gelişmeleri kendi şahsi tecrübeleriyle bağlantı kurarak yazdığını anladım. Bu nedenle de hatıralar her zaman sübjektif görüşlerdir. Bu tarih değildir ve tarih, onu yaşayanlar tarafından yazılmamalıdır.
Hayat
Engin Geçtan
Metis Yayınları
Çağın sloganı “Bilgi güçtür.” Gerçekten de aradığımız bilgilere internet aracığıyla hızla ulaşabilmek ve kısa sürede bol bilgi edinebilmek beynimizdeki arşivleri zenginleştiriyor. Ancak, daha önce de değindiğim gibi, bilgi güç mü, yoksa iktidar mı sağlıyor sorusunu da beraberinde getiriyor. Çünkü etrafta, entelekt fazlasıyla dolaşan güçsüz insanların sayısı hiç de az değil. Uçaklara binerek bir yerlere gidip dönüyoruz, ama döndüğümüzde yol hikâyeleri anlatamıyoruz, seyyah kimliği ve seyahat denen akıcı süreç de giderek kaybolmaya başladı. İnternetten kitap ısmarlamak zahmetsiz ve zaman kazandıran bir yol ama kitapçı dükkânının kokusunu koklayamadan, kitaplara dokunarak sayfalarını karıştıramadan ya da orada bir dostunuzla karşılaşamadan… Neden hiçbir şeyi kararınca kullanamıyor, karşımıza çıkan her yeni şeye saplanıp sonuna kadar tüketmek istiyoruz ki?
Diriliş
Lev Nikolayeviç Tolstoy
İletişim Yayınevi
“Çok yaygın bir kör inanç vardır, her insanın belirli özellikleri olduğu söylenir. Sözgelimi, biri için iyidir, kötü huyludur, zekidir, aptaldır, çalışkandır, tembeldir denir. Oysa hiç de öyle değildir. Bir insanın çoğunlukla iyi, çoğunlukla akıllı, çoğunlukla çalışkan olduğunu, ya da bunun tersini söyleyebiliriz. Ama bir insan için iyidir ya da akıllıdır, bir başkası için de kötüdür ya da aptaldır dersek yanlış olur bu. Gelgelelim hep böyle ayırırız insanları. Çok yanlış bir tutumdur aslında bu.
İnsanlar nehirlere benzerler: Hepsinden aynı su akar, ama her nehir kah daralır hızlı akar, kah genişler durgun akar, kah tertemizdir kah bulanık, kah soğuktur kah ılık. İnsanlar da böyledir. Her insanda kişioğlunun genel özelliklerinin özü vardır; bazen bunlar, bazen ötekiler çıkar üste; iyi ya da kötü olur.”