#

Sosyaliz (?)
Eğri Oturup Doğru Paylaşma Zamanı

Seyyid Soylu

Günde 6 saat 58 dakika çevrimiçiyiz. Sosyal medyada günde ortalama 2 saat 27 dakika geçiriyoruz. Gecemizi gündüzümüze kattık. O hâlde ne kadar ve nasıl sosyaliz? Şimdi eğri oturup doğru paylaşma zamanı.

Bir şey var. Bizleri belki de en çok etkileyecek güce sahip biri/birileri. Herkes tanıyor onu/onları. Sabah uyandığımızda ilk merak edip hâlini hatırını sorduğumuz, işimizin, dersimizin, muhabbetimizin arasında hemen bir yoklayıp yerinde durduğundan emin olduğumuz, akşamları vedalaşmamızın uzun sürdüğü… Evet kimden bahsettiğimi dillendirdiğinizin farkındayım. Her saniye yaklaşık 13.5 yeni kullanıcıya eşit olan sosyal medya, dünyada çoğu kişi tarafından kullanılan ve ülkemizde de çokça talep edilen bir ağ. Bir araştırmaya göre geçtiğimiz yıl dünyada 3,71 milyon sosyal medya kullanıcısı varken bu yıl sayı 4,6 milyara yükseldi. Artık dünya nüfusunun yüzde 58’i sosyal medya kullanıyor.
Türkiye’de aktif sosyal medya kullanıcısı sayısı tam 54 milyon. Yani ülke nüfusunun yüzde 64’ü sosyal medya platformlarını aktif şekilde kullanıyor. Bazıları sadece içerikleri takip etmekle yetinirken bazıları beğeniyor, yorum ve paylaşım yapıyor, beğeni kriterlerini kontrol ediyor. Özetle hem paylaşımlarımızı bazı kriterlere göre yapıyor hem de paylaşımlardan esinlenerek hayatımızı şekillendiriyoruz.

Sosyal medya bir felaket mi?
Bu sorunun cevabı oldukça basit. İyiliği de kötülüğü de içinde barındıran çok büyük bir alan. Dünya düzeninde olduğu gibi doğru ve yanlış bir arada burada da. Bunu ayırt edebilmek ve doğruyu seçebilmek (Enfâl/29) en önemli nokta. Bu endişeyi ve anlayışı taşımayanlar için sosyal medya bir felaket olabilir.
Bizleri sadece bu platformlarda geçirdiğimiz vakitlerde etkilemekle kalmıyor, ortaya çıkardığı akımlar ile günlük hayatımızda farklı özelikler katabilmemize olanak sağlıyor, bazen olumlu bazen olumsuz. Küçükten büyüğe tüm yaşlara hitap eden (?) sosyal medya artık çoğu kişinin içerik üretebileceği platforma dönüştü. Örneğin öğretmen, yazar ve uzmanlar derslerini, konuşmalarını bu platformlarda paylaşarak yüzlerce insanın ulaşmasına vesile oluyor. Bir kişi yemek yaparken video çekiyor, tarifi paylaşıyor ve diğer insanlara bu konuda yardımcı oluyor. Ben de bu platformları verimli kullanmaya çalışıyor, güzelliği yaymaya çalışan bir genç olarak değerlendiriyorum.

Peki bu platformlara örneklerdeki gibi masum içerikli paylaşımlar mı yükleniyor?
Bu kadar geniş bir alanda sadece gerekli ve doğru içeriklerin paylaşılması şaşırtıcı olurdu. Bilgiye ulaşma sosyal medya sayesinde artık çok daha kolay hâle geldi ancak her zaman doğru, yararlı ve güvenilir bilgilere ulaşamıyoruz. Bu yüzden edindiğimiz bilgilerin sağlamasını yapmalı ve emin olduktan sonra o içerikleri paylaşmalıyız. Bu platformlarda çocuklarımız ve gençlerimiz başta olmak üzere a’dan z’ye kadar tüm insanlarımızı yanlışa sevk eden ve hatalı bilgiler veren hesaplar da var. Oldukça da ilgi görüyor. Bu noktada duruşumuz çok önemli. Her sakallıyı deden sanma nasihatini; her gördüğün postu doğru sanma diye güncelleyebiliriz sanırım. Bilinçli kullanıcılar olarak doğru bilgileri elde edebileceğimiz ve bize katkı sağlayan hesapları takip etmeliyiz.
Sosyal medya için “Artık hayatımızın bir parçası…”, “Onsuz bir hayat düşünülemiyor!” gibi cümleleri sarf edenler için hatırlama geçmekte fayda var. Bu uygulamalarda ortalama geçirilen vakit:

• WhatsApp’ta 15 saat
• Instagram’da 19,7 saat
• Facebook’ta 13,1 saat
• TikTok’ta 14 saat
• Twitter’da 7,8 saat

   Karşılığında ne alıyoruz ne veriyoruz? Cevapları düşüne duralım, bir yandan da bu platformlarda nasıl var olduğumuzu düşünelim.

Farkındalığı ve doğru yanlışı ayırt etme anlayışı yüksek kullanıcılar olabilmek oldukça zor. Başta kendimiz olmak üzere çevremizi de bu farkındalığa davet etmeliyiz. Sosyal medyanın gerçekten büyük bir gücü var; böylesine güçlü bir alanda görgü kurallarına sımsıkı sarılmalıyız. Ahlak kuralarını hayatımızda uyguladığımız gibi sosyal medyada da uygulamalıyız. Ahlak insanın güzel, olumlu ve doğru davranışlar sergilemesi, yanlış ve kötü davranışlardan uzak durması anlamına gelir. Evet, sosyal medyada ahlak kuralları vardır. Bu kurallardan bazıları şunlardır:

• Kimseyi kırmamak,
• Yanlışa sevk etmemek ve
• Rencide edici sözlerde bulunmamaktır.

Bizler “Bir gönül yapmak gelmiyorsa elinden, bari bir gönül yıkılmasın dilinden.” nasihatleriyle büyümüş insanlar olarak sosyal medya platformlarında “Bir gönül yapmak gelmiyorsa elinden bari bir gönül yıkılmasın klavyenden…” diyerek insanlara yaklaşmalıyız. Bu platformlarda normal hayatımızda olduğumuz gibi olmalıyız. “Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol!” tavsiyesini bu noktada da dikkate almalıyız. Gerçek hayatta evimizde insanlara göstermek istemediğimiz, duyurmak istemediğimiz durumları sosyal medya hesaplarımızda da paylaşmamalıyız. İnsanların elde etmekte güçlük çekeceği, almakta zorluk yaşayacağı yiyecek, içecek veya daha farklı nesneleri paylaşmamalı, kimseye kendini kötü hissettirmemeli, insanları incitmemeliyiz. Bizler her alanda olduğu gibi bu alanda da gönül insanı olmalıyız.

BAKMADAN GEÇME

İNCELE
Dijital 2021 Raporu (We Are Social ve Hootsuite ortak çalışması sonucu):
https://recrodigital.com/dunyada-ve-turkiyede-internet-sosyal-medya-kullanimi-2022/

OKU
Said Ercan / Dijitalizm
https://www.usmed.org.tr/kitaplar/