Kara Kıta’da Duyarlı Rekabet
Yıl 2009. Türkiye’de gayrimenkul sektöründe lider şirketlerden birinin 35. yıl etkinlikleri kapsamında davet ettiği isim Eski ABD Başkanı Bill Clinton. “Sürdürülebilir Başarı İçin Liderlik” temalı konferansta Eski Başkan ilkin Türkiye’nin geçmiş ve gelecek kıyaslamasını yapıyor. Gelecekte Türkiye’nin çok daha büyük ve etkili bir ülke olacağını öngörüyor. (Söylediklerinin çoğunu 2017 yılında gerçekleşmiş olarak görmekteyiz.) İlerleyen dakikalarda bir sırrını ifşa ediyor. Mealen şöyle:
“1993-2001 yılları arasında ABD Başkanlığı yaptım. Belki de bir insanın dünyada gelebileceği en yüksek makam. Ama hep bir tatminsizlik içindeydim. Bir şeyler eksikti ama ne? Bunu başkanlık döneminden birkaç yıl sonra anladım. Afrika’da yardıma muhtaç insanlar için kendi adıma bir vakıf kurdum ve yıllardır bu duyarlılık faaliyetini yürütüyorum. Anladım ki dünyada ABD Başkanlığı’ndan daha öte bir mevki de varmış. İşte o gün tatmin oldum.”
2014 yılından bu yana belirli aralıklarla Afrika’ya gitmek nasip oluyor. Şimdiye kadar Nijer, Fildişi Sahili, Kenya ve Liberya’da bulundum. Yine Afrika seferlerine devam edeceğiz kısmetse. Her gidişimde dikkatimi çeken bir ayrıntı şu olmuştur: Uçağın yarısını Afrikalılar, diğer yarısının büyük kısmını ise Avrupalı, Amerikalı ve Çinliler oluşturuyor. En azını ise biz Türkler. Hem Türk Hava Yolları’nın dünya çapında bir firma olması sebebiyle hem de İstanbul’un Avrupa ve Afrika arasında havacılık açısından bir köprü vazifesi görmesinden sebep, çoğu uçuş Türkiye aktarmalı oluyor. Bu uçak yolculuklarında dikkatimi çeken bir başka husus da ecnebilerin uçakta boyuna laptoplarıyla bir şeyler hazırlaması, Afrikalıların her zamanki rahat tavırları ve bizimkilerin geyik muhabbeti olmuştur. Peki bu Avrupalı, Amerikalı ve Çinli insanlar neyin hazırlığı içerisinde? Bunları ayrı ayrı ele almak gerekir.
Çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu bu topluluk, farklı misyonlarla Afrika’da. Kendi ülkelerinden gönüllü olarak bu coğrafyaya gelenler birkaç ay boyunca orada su kuyusu açılışı, okul ziyareti, sağlık araştırmaları gibi faaliyetler yürütüyor. Bunun yanı sıra kendi dinini yaymak için çabalayanlar yahut yüzyıllardır süregelen sömürgecilik faaliyetlerinin devamı için araştırma yapanlar da azımsanmayacak derecede. Tabi bu emellerini yine bir sivil toplum faaliyeti kılıfıyla gerçekleştiriyor.
Her ne kadar farklı emellerle Afrika’da bulunan büyük kuruluşlar olsa da içlerinde samimi, duyarlı topluluklar dünya çapında büyük ses getirebiliyor. Bunlardan biri Charity Water. New York merkezli bu sivil toplum kuruluşu ağırlıklı olarak Afrika’da, toplamda ise 24 ülkede temiz su üzerine yardım faaliyetleri düzenliyor ve yılda yüzlerce milyon dolar yardım yapıyor. Bu gibi yardım kuruluşları Afrika’nın dört bir yanında faaliyetlerine devam ediyor. Kara kıta bir bakıma duyarlılık rekabetinin merkezi. Bunların yanı sıra, dünya gündemine giremese de Türkiye’den giden yardımlar adı anılan birçok ülkenin yardımından daha fazla. Bu belki göz ardı ediliyor belki de millî politikamız. Zaten sağ elin verdiğini sol elin görmemesidir düstur. Duyarlılığın böylesi makbul.
Yunus Emre Avşar