#

PROFESYONEL HAYATA HAZIRLIK REHBERİ

“NE İŞ OLSA YAPARIM” ZİHNİYETİNDEN KURTULMAMIZ ÖNEMLİ. HER İNSAN HER İŞİ YAPAMAZ. YAPSA DA MUTLU OLAMAZ. PEKİ BİZLER BU ZİHNİYETTEN NASIL KURTULACAĞIZ? KENDİMİZİ TANIDIKTAN SONRAKİ EN ÖNEMLİ AŞAMA, KENDİMİZDE KEŞFETTİĞİMİZ ALANLARLA İLGİLİ SÜREKLİ GELİŞİMDE OLMAKTIR.

Çalışma hayatına girdikten sonra insan, vaktinin büyük bir kısmını çalıştığı yerde geçirmeye başlar. Çalışma hayatı bu nedenle geçimimizi sağladığımız araç olmanın ötesinde, vaktimizin büyük kısmını geçirdiğimiz sosyal bir ortam, kendimizi geliştirdiğimiz bir okul, ülkemize ve milletimize katkılar sağladığımız bir üretim yeridir aynı zamanda. 

Böylesine hayatımızın ortasına yerleşecek önemli bir olgu için iyi hazırlanmalı, kendimizi yetiştirmeli ve karakterimize uygun bir alanda iş yapmalıyız.


TANI KENDİNİ!

Allah, her insanı ayrı meziyet ve yeteneklerle donatarak yaratmıştır. Her insanın karakteri de farklı farklıdır. Ayet-i Kerime’de de Allah-u Teala “Herkes kendi karakterine/mizacına göre iş yapar” (İsra,84) buyurmaktadır. İşte tam da burada insanın kendini iyi tanıması, karakterine uygun bir iş yapması, yeteneklerinin farkına varması çok önemlidir.

Ebeveynlerimize, bizleri çocuk yaşta yetiştiren öğretmenlerimize/hocalarımıza ve dahi kendimize bir takım görevler düşmektedir. Bireyin erken yaşlarda karakter ve yeteneklerinin fark edilmesi ve doğru yönlendirilmesi, iş hayatında da başarı ve mutluluk getirecektir.

Doğru yönlendirmeden bahsetmişken…

Lise dönemlerinde doğru sayısal, sözel ve eşit ağırlık alan tercihleri, üniversitelerdeki doğru bölüm tercihleri, iş hayatındaki doğru meslek tercihleri…

Bunların hepsi gelecekte iş hayatımızdaki başarımızı, mutluluğumuzu, üretimimizi etkileyecek önemli unsurlardandır.

“İlim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir” sözünün ihtiva ettiği anlamlardan biri de bu bahsettiğimiz konu olsa gerek. 

İnsanın kendi özünün farkında olması, kendi kabiliyetinin ve yeteneğinin farkında olması… 


Ve daha da ötesinde kendini bilmesiyle birlikte hayattaki amacının ne olduğunun farkına varmasıdır. 

GELİŞTİR KENDİNİ!

“Ne iş olsa yaparım” zihniyetinden kurtulmamız önemli. Her insan her işi yapamaz. Yapsa da mutlu olamaz. Peki bizler bu zihniyetten nasıl kurtulacağız? Kendimizi tanıdıktan sonraki en önemli aşama, kendimizde keşfettiğimiz alanlarla ilgili sürekli gelişimde olmaktır.

  • Yabancı dil en az üniversite kadar önemli. En yüksek puanlı üniversite ve bölümden mezun olan ama yabancı dili olmayan bir genç ile ortalama bir puanla kazanılan üniversite ve bölümden mezun olan ama yabancı dili çok iyi olan bir genci kıyasladığımızda, kesinlikle yabancı bir dile sahip olanın hayata bir adım önde başladığını söyleyebiliriz. Yani diyebiliriz ki yabancı dil, üniversite kadar önemlidir. Ne işimize yarayacak peki bu yabancı dil? Alanımızla ilgili farklı kültürlere, farklı düşüncelere, değişik ülkelerdeki farklı uygulamalara erişmemizi sağlayacaktır. Dünyanın farklı ülkelerindeki insanlarla alanımızla ilgili temas etmemizi kolaylaştıracaktır. Birçok fuar, seminer ve konferanslarda yetkin insanlardan faydalanmamızı ve iletişim halinde olmamıza vesile olacaktır. Uluslararası kurumlarda kendimize daha rahat alan bulmanıza katkı sağlayacaktır.
  • Alanımızla ilgili seminer ve konferanslara katılmak, yayınları takip etmek, makale okumaları yapmak, pratik yapılabilecek alanlarda ilerliyorsak (örneğin yazılım) bol bol pratik yapmak da alanımızla ilgili gelişimimize ciddi katkı sağlayacaktır.
  • Stajları önemseyelim. Stajlar, kurumsal hayatla gençliğin ilk defa buluştuğu fırsatlardır. Staj yaptığımız kurumlardan staj yaptığımız alanla ilgili pek çok bilgi öğrenmeye çalışalım, tecrübeli insanlardan faydalanalım. Aynı zamanda staj yaptığımız süre içerisinde biz de kurumlara katkı sağlayalım. Naylon staj kavramından uzak duralım.
  • Sivil Toplum Kuruluşları’nda ve gönüllülük esasına dayalı diğer yapılarda yer alalım. Bu gibi yapılarda yer almak kendimizi keşfetmede önemli rol oynar. Organizasyon ve koordinasyon kabiliyetimizi geliştirir. İlişki yönetimi, iletişim ve empati yeteneklerimizi kuvvetlendirir. Yer aldığımız projelerde karar verme, planlama, sonuca gitme gibi kabiliyetlerimizi artırır. Her şeyden öte gerçek mutluluk, iyilikle gelir. STK’lar nihai amacı iyilik olan kurumlardır. İnsanı motive eder. Zamanımızdan çalmaz, aksine bereket getirir. Ve nihayetinde ise bizi çalışma hayatı için hazırlar. 

GÖSTER KENDİNİ!

Yukarıda bahsettiğimiz şekillerde kendini tanıyan, keşfeden ve geliştiren bir kişinin, strese kapılmadan, kaygılanmadan, kendinden emin bir şekilde sadece ufak ve tatlı heyecanlar yaşayarak “Kendini Göster” aşamasına geleceğini düşünüyorum. 

  • Mülakatlarda çok heyecanlanıyorum diyen arkadaşlara “heyecanlanmalısın tabi” diyorum. Mülakatta tatlı bir heyecan o işi arzu etmenin ve motivasyonun göstergesi. Ama mülakat esnasında önündeki peçeteyi yırtacak ve suyu devirecek kadar stres yapmaktan bahsetmiyoruz tabi ki 🙂
  • Özgeçmişimi kaç punto yazıyla hazırlamalıyım? Renkler nasıl olmalı? Baştan ve sondan ne kadar boşluk bırakmalıyım? Renge, fotoğraf kalitesine ve yazı puntosuna bakarak aday reddeden İK uzmanı henüz görmedim. Özgeçmiş dediğimiz şey kendimizi ve deneyimlerimizi en iyi ve özet şeklinde aktaran bir araçtır. Baktığımızda “tamam, bu benim,” dediğimiz ve bizi tam anlamıyla yansıtan özgeçmiş iyi bir özgeçmiştir.
  • Mülakatlarımızda yapaylıktan ve yapmacıklıktan uzak duralım. Mülakatta nasıl davranmamız gerektiği ile ilgili taktik alıp, tiyatro oynayan aday konumuna düşmeyelim. Olduğumuz gibi görünelim. Zira mülakat olumlu olup, işe girdikten sonra da kendimiz gibi davranmaya devam etmemiz gerekecektir. Kendimizi zor duruma düşürmeyelim.
  • Sorulan sorulara tutarlı cevaplar verelim. Mülakatın her aşamasında şeffaf ve tutarlı olmak İnsan Kaynakları uzmanının dikkatinden kaçmayacaktır.
  • Gelişime ve öğrenmeye açık olmalıyız. Hayatımızın her anında bu özelliğe ihtiyacımız olacak. Sadece üniversite bitene kadar değil, hayat boyu öğrenmeyi kendimize ilke edinmeliyiz. Bu gibi özelliklerimizin mülakatlarda da test edileceğini unutmayalım.
  • Kanaatkar olmalıyız. Maalesef yeni nesil olarak bitkinlik ve tükenmişlik sendromları yaşıyoruz. Her şeye kolayca erişiyoruz. Ve bunun sonucunda çabuk sıkılıyor, bıkıyoruz. Çalışma hayatında sabırlı ve kanaatkar olmalıyız. Bu özelliklerimizin de mülakatlarda ölçüldüğünün bilincinde olalım. İşe girer girmez terfiyi, müdür olmayı hayal etmekten ziyade, işimizi en iyi şekilde yapmaya ve faydalı işler üretmeye odaklanmalıyız.

Bu son konu uzun. Aslında biraz da “GÖSTER” den sonraki “UYGULA” kısmıyla ilgili.

Bir yazı daha yazmam istenirse o zaman bu konu üzerine de hasbihal ederiz. J