#

VENŞİB

Bana “Ne yapmalı?” diye sordun.

Tüm hücrelerimin, etrafında tavaf yaptığı soruyu yakaladın.

 Ne yapmalı?

Nefsime söylediklerimi bildireyim. Belki ucundan tutarsın.

Kâğıttan mâmul fikirlerin şerrinden Allah’a sığınarak,

Bismillah,

Öncelikle öğrenme faaliyetinde pasif olduğun mekânları terk et.

Kanunlar bedenin orada olup öğretmenin yoklamasına “burdayım” demeni istiyor o kadar.

Öğretmen yerine muallim ara. Ya da öğretmenlerinin muallim olan tarafını yokla.

Unutma! Talebe olmayan muallim sesi duyamaz.

Sana “data bank” muamelesi yapanlardan kaç. Bedeninin sınıfta olmasını isteyen sistem, zihnine de engel olamaz ya.

Unutma! Muallimin olduğu yerde eğitim-öğretim olmaz. O eğitim-öğütüm olur. Düşünsene 2016-2017 eğitim ve öğütüm yılı…

Sen tâlim ve terbiyeyi ara.

Öğrenmeyi öğren!  

 Kendine “flash bellek” muamelesi yapılmasına izin verme. Bilgi aktarılan değil bilgiyi izleyen, bulan, tahkik eden ol. Aktif ol.

Kabiliyet yoklamasına mizacını çağırdığın yerde fıtratını ihmal etme. Fıtrat değişmez ama mizacın “yola” gelebilir. Yola gelebilecek olanı “yolsuz” insanlarla/insanlarda harcama.

İşinin Müslüman olması seni kâmil manada Müslüman kılmaz. Hatırlasana Ümeyye b. Ebi’s-Salt es-Sekafî’nin şiiri hakkında Allah Resulu aleyhisselam “Onun şiiri Müslüman olmuştu.” demişti.

Cevizin kabuğunu değil içini yiyorsun. İçine talip ol fakat unutma kabuk olmazsa “iç” olmaz. Kabuğuna saklanmış “iç”leri ihmâl etme.

Allah Resulü aleyhhisselam ne demişti: “Makamın, okuduğun/anladığın son âyetin olduğu yerdedir.” Yani oku, tefekkür et, yaşa ve yüksel. Kökü Kur’an olan bir iklimin gövdesi sünnettir. Kök, gövde ile iletim yapmazsa ne dal kalır ne meyve.

On dört asırlık müktesabâtın üzerinde dilenci olma. Tanı, tanıt. Tanıtmanın yaşamaktan geçtiğini, yaşamadıklarının “satıcısı” olacağını unutma.

Kelimeler düşünce ufkunuzun mimarlarıdır. Ne kadar kelime, o kadar tefekkür. Lügatine sahip çık. Peyami Safa’nın “Kültür, cihadının diğerlerinden daha aşağıda değil.” mealindeki ifadelerinin izini sür. Ve Cemil Meriç’in “Kitap değil isim okuyun.” uyarısını dikkate almadan rafına, safına, dimağına kitap alma. Kitabın lügatine yaklaşırken yine üstadımız Meriç’in kelimeler ile ilgili olarak “Bir sarraf titizliği içerisinde elime alıyor, öpüyor, kokluyor ve tadıyorum…” ifadesini hatırlatayım.

Sana koltuk malzemesi yapan sistemin müfredatına, itirazını “hikmet” aramana neden olacak fiiller ile yap. Fiillerini sözüne şahit et. Hikmetin olmadığı bir zeminde kurulan kadroların “sürü” olacağını bilerek kadro al. Yoksa sen de bir “yol” almak zorunda kalma.

“Yararlı mı?” sorusundan önce “Ahlâki mi?” sorusunu sor. Sor ki abdestin bozulmasın.

Belki bir zaman “Nasıl yapmalı?” diye de sorarsın.

Selametle,

Hoşça kal.