#

Demirbaş-İçini Döken Kitaplar

KURAN-I KERİM MEALİÜÇ MESELE İsmet Özel – DİRİLİŞ NESLİNİN AMENTÜSÜ Sezai Karakoç – Satranç Stefan Zweig – Kayıp Arkadaş Kemal Sayar – Şanzelize Düğün Salonu Tarık Tufan

KURAN-I KERİM MEALİ

Hayat düsturumuz ve yol haritamız olan Kur’an’ı okumadan diğer kitaplarda ne aradığını bilmeyen şaşkın bir yolcuya döneriz. Bu sebepten bütün kitaplar tek bir kitabın anlaşılması için değil, tek bir kitap-Kur’an- diğer kitapların anlaşılabilmesi için okunur demek daha doğru olur. Kuran’la birlikte düşünmeye alışmalıyız.

ÜÇ MESELE

İsmet Özel’in ezber bozan kitabı.  Modernizm’e, sanayileşmeye ve kentleşmeye karşı direnç geliştirmenin ne denli gerekli olduğunu bu kitapla pekâlâ öğrenmek mümkündür.

Müfredata ve resmî dizgeye uymayan bu kitap gençler için ufuk açıcı olabilir. Alışkanlıklarımızı sorgulamada Üç Mesele’yi mesele edinmek gerektiğini anlıyoruz bu kitabı okuyunca.

DİRİLİŞ NESLİNİN AMENTÜSÜ

Sezai Karakoç’un özlemini duyduğu gençliğin özelliklerini ortaya koyduğu bu seçkin eser başucu kitabı olmaya namzet bir yerde durmaktadır. Karakoç, bu eserinde diriliş neslinin tarih bilinç ve derinliğine sahip, yaşadığı toplumla barışık, toplumun her katmanında varlık gösteren, savaşçı ve çalışkan gibi vasıflara sahip olduğunun altını çizer. Müslüman genç hem Doğu’yu bilmelidir ve hem de Batı’yı bilmelidir. Medeniyetler kavgasına sahne olan dünyada yönünü hakkıyla görebilmek için bütün genç kuşakların okuması gereken bir kitaptır bu.

Satranç, Stefan Zweig

“Elimden her nesneyi almışlardı. Zamanı bilmeyeyim diye saati, yazı yazmayayım diye kalemi, bileklerimi kesmeyeyim diye bıçağı; sigara gibi en ufak bir sakinleştirici bile benden esirgendi. Tek bir söz söylemesine ve tek bir soruyu yanıtlamasına izin verilmeyen gardiyandan başka bir insan yüzü görmedim, bir insan sesi duymadım; göz, kulak bütün duyular sabahtan geceye, geceden sabaha kadar en ufak bir besin almıyordu, insan kendi kendisiyle, kendi bedeniyle ve masa, yatak, pencere, leğen gibi dört-beş dilsiz nesneyle çaresizlik içinde tek başına kalıyordu.”

Kayıp Arkadaş, Kemal Sayar

“Hükümetler Afrika’da önce beslenme ve barınma sorununu çözmeli; özgürlüklerini sağlamak sonra gelir,” diyen bir Batılı diplomata, Afrikalı bir kadının verdiği cevap çok manidardır: “Konuşma özgürlüğüm olmazsa, ekmeğimi kimin çaldığı hakkında nasıl konuşacağım?”

“Vicdan iyi bir turnusol kâğıdıdır.”

Şanzelize Düğün Salonu, Tarık Tufan

“Anne bir kere öldü mü artık bütün zaman dilimleri, olaylar onun ölümüyle tarif ediliyor; 
annem öldükten bir yıl sonra, annem ölmeden iki ay önce, annemin öldüğü yıl.
İnsanın aklında bir tek o kalıyor, sonrası gereksiz teferruat.”

“Kendimi dışardan izliyorum ve nasıl içeri girebileceğim hakkında bir fikrim yok.”

“Herkes ölenle ölünmez der ama zaten ölenle ölmek herkesin yapabileceği bir şey değil.”

“Hayatım ağrıyor.”

“Yalancı bir peygambere inanmaktan daha kötüsü, bir peygambere yalandan inanmaktır.”