#

Bir Dönem Daha Aydınlanıyor: PAYİTAHT ABDÜLHAMİD

TRT’nin “Filinta” ve  “Zeyrek ile Çeyrek” dizileri ile Türkiye’nin ilk Hollywood projesi olan -Y Production ile ortak yapımını üstlendiği- “The Ottoman Lieutenant- Osmanlı Subayı” filmine imza atan, Yusuf Esenkal ve Serdar Öğretici’nin ortak olduğu ES Film’in yeni projesi “Payitaht Abdülhamid”i Yusuf Esenkal ile konuştuk.

ES Film’i kurarak çok başarılı yapımlara imza attınız. Tabii ki burada TRT’nin projenizin arkasında durmasının da büyük katkısı var değil mi?

ES Film olarak yapımcılık hayatına, Türkiye’nin ilk Osmanlı polisiyesi olan Filinta ile başladık. Bizim ilk işimizdi. Başlangıçta bize bu şansı veren TRT Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Eren Bey’e çok teşekkür ediyoruz. Öncelikle bir alt yapınız olmadan böyle bir işe girmemeniz gerek. Bizim için önemlisi bu işi TRT ile yapmaktı. Çünkü biliyorduk ki TRT bu işin sabretme süresince bu işin arkasında durabilir. Şu an ekrandaki yarış tamamen rating iken, TRT’de ratingi değil işin yapım kalitesini baz alarak çalışıyorsunuz. TRT’nin kamu yayıncısı olması nedeniyle iki önemli misyonu var. 

Birincisi; toplumun kültür ve genel görgü seviyesini yükseltici, topluma örnek teşkil edecek alışkanlıkları verecek işler yapmak. İkincisi de, Türk yapım evrenini genişletmek ve büyütmek.  TRT herhangi bir rating yapacak işi bana yap getir, derse yanlış olur. Zaten özel kanallarımız bu iş için var.  TRT, zaten Türkiye’de yapım evrenini başlatan ve oluşturan kurum. Görevi de bunu sürekli yukarıya taşımak.  TRT, bazı şeylerde öncülük yapmak ve liderlik etmek zorunda… Diğer kanallar da ondan örnek alsın ve toplum bilinci artsın. TRT ve özellikle yeni yöneticileri bu şekilde olduğu için biz bu işe girdik.

İlk adımlarınız nasıl oldu? Filinta ile başlayan bir süreç…

56 bölüm Filinta, 29 bölüm “Zeyrek ve Çeyrek” dönem komedi dizisi, ardından yine bir dönem işi olan Osmanlı İmparatorluğu’nun en tartışmalı dönemini konu alan “Payitaht” dizisinin yapımcılığını üstleniyoruz. Şimdi de Kanal D’de yeni başlayan “İsimsizler” dizisi ve Türkiye’nin ilk Hollywood filmi olan “The Ottoman Liuetenant” filminde de yapımcı olarak imzamız var.

Neleri ilke edindiniz bu yola çıkarken?

Biz bu işe ilk adım attığımızda birbirinin kopyası olan işleri yapmamaya özen gösterdik. Bunu söylerken “Ben benzer işler yapmam.” şımarıklığında algılanmasın lütfen. Bu “Biz nasıl farklı bir iş yaparız da yeni bir şirket olarak farklılığımızı ortaya koyarız?” düşüncesiydi. Her ne kadar çok yüksek, uçuk ya da akıllı işi olmayan gibi görünse de yeni bir şirketin işe girmesi için doğru bir hamle olduğunu düşünüyoruz.  Böyle bir işin kazanç modeli yurt içi gelirlere bırakılamaz. Yurt dışı satışa yönelik bir iş olmalı. Dolayısıyla mevcut piyasa koşullarında bir dönem işi olmalıydı. Dönem işinin de bir tekrar niteliğinde olmaması için bir drama olmamalıydı. Ne olmalı o zaman? Bir polisiye olmalı. Aksiyon olmalı. Bizi yapım anlamında zorlayacak bir iş olmalı ki, kendimize de bir konum belirleyelim. Bu maksatla bu işe girdik.

Filinta, aslında 3 sezonluk tasarlanan bir projeydi. Fakat gerçekten hem iş, hem biz çok yorulduk ve tadında bırakmak istedik. Bu nedenle, sezon sonu diye final yaptığımız Filinta’yı kanalın da kararıyla bitirdik. Ve ardından da Payitaht Abdülhamid dizimiz için kolları sıvadık.

Filinta dizisi senaryosu, çekim kalitesi ve efsane sahneleri ile gerçekten büyük beğeni topladı. Filinta, dizi dünyasına ne kattı? İstediklerinizi başarabildiniz mi?

Zoru seçtik. Zoru seçerken de ilk gün şu andaki bilinçte olmasak da her geçen gün bunu anlayarak ve öğrenerek ilerledik. Yapım, senaryo, reji ve özel efektler olmak üzere tamamıyla farklı ele alınan bir projeydi. Çünkü her dizide bir dünya oluşturuyorsunuz, malzemeleriniz güncel olabilir. Bizim içinse malzemelerimiz dahi üretmek zorunda olduğumuz şeylerdi. Dizideki yüzükten tutun, binalara kadar… 3 liralıktan 3 milyon liralık malzemeye kadar her şeyi bu diziye özel ürettiğimiz bir iş olmasından ötürü işin prodüksiyon anlamında akıl kârı olmama gibi bir durumu ve zorluğu var.  Tabi ki biz bunlardan çok ders aldık, diyemiyoruz.

Bu konudaki özeniniz şu an da Payitaht için sürüyor elbette…

Evet, bu sezon da dizi yeni bir işmiş gibi yeni yatırımlar yaptık.  Dizimizin birçok noktadan eleştirilebileceğini düşünüyorum. Ama işin prodüksiyonunda, iyi anlamda gözle görünür bir farklılık olduğu kanaatindeyim.  Eksik yanlarımızı bu sezon tamamlayıp, iyi olduğumuz yönleri de güçlendirerek yeni bir mücadeleye giriyoruz.  Şunu yapabilirdik, Filinta iyi gitti. Ve ardından Payitaht Abdülhamid geldi.. Amacımız işi bir seviye üste taşıyıp, tam anlamıyla örnek olacak bir iş olması için mücadele etmeyi seçmekti.

İzleyiciler Payitaht’ı benimsedi mi? İlgi nasıl?

Evet beğenildi ve biz beğeniyle takip edilmesinden büyük bir mutluluk duyuyoruz. Dizimiz ilk 4 haftada rating ölçümlerinde AB ve ABC sıralamalarında 2. sırada ve totalde ilk 10 içinde.

Abdülhamid gibi bir şahsiyeti anlatmak, onun hayat hikâyesini ekranlara taşımak siz de nasıl bir his uyandırıyor? Neden Abdülhamid dönemini seçtiniz?

Diziyi, 1896’da, Sultan Abdülhamid’in padişahlığının 20. yılından itibaren ele alarak ve döneme damgasını vuran önemli olayları ekrana taşıyoruz. Payitaht Abdülhamid; Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihin en çok merak edilen, en çok tartışılan ve dünyanın manipülasyon hamleleriyle gözünü Osmanlı topraklarına diktiği dönemde tahta çıkarak, 33 yıl gücü ve zekâsıyla imparatorluğu var gücüyle ayakta tutan Sultan Abdülhamid Han’ın son 13 yıllık Padişahlık dönemi. Ve merak ediliyor, dahası takip ediliyor. Bunu izleyiciye sunmak bizim için de heyecan verici.

Dizide Abdülhamid dönemindeki hangi olaylar mevcut? Neler izleyecek Payitaht izleyicisi?

Dizide, uzun süre sonra Osmanlı’nın zaferi ile sonuçlanan bir savaş “Yunan Harbi”, 1. Siyonist Kongresi ve Sultan’dan istenen Filistin toprakları, Padişah’ın sonuna kadar vermediği ve masadan düşmanın hüsranla kalktığı bir dönem ekrana geliyor. Yine Sultan’ın başarılı olduğu bir önemli proje, Hicaz Demir yolu çalışmaları var. Bunlar önemli tarihsel dönemler… 

Peki dizinin bir mesajı var mı izleyiciye?

Biz aslında, “Payitaht Abdülhamid” dizisinde tek bir mesaj vermek istiyoruz, o da “Mücadele, mücadele, sonuna kadar mücadele…” 

Payitaht, Filinya’yı geçecek mi ne dersiniz?

Payitaht Abdülhamid projemizde Filinta’yı bir çıta gibi önümüze koyarak, her açıdan yukarıya taşımaya gayret ettiğimiz bir çalışma ile izleyicimizin karşısına çıkıyoruz.  Eğer bir tarih işi yapıyor ve gerçek karakterleri anlatıyorsanız, tarihten kopuk olmamanız gerekiyor. Bununla birlikte dramanın ihtiyacı olan unsurları barındırmak gerekiyor ve eğer belgesel yapma iddiasında değilseniz muhakkak kurgu işin içine giriyor. Ne kadar sadık kalınsa o kadar iyi.

Kısa Keselim Aydın Havası Olsun

En sevdiğiniz 3 film?

Good Fellas, Muhsin Bey, Se7en.

Efsane diziniz?

Breaking Bad.

Dizinin yerlisi mi yabancısı mı?

Hangisi hoşuma giderse.

Dizinizde/filminizde kim olsa süper olurdu?

Robert de Niro ve Cüneyt Arkın’la film yapmak isterdim.

Yerli diziler sizce de yersiz mi uzun?

Keşke kısa olabilse…