#

Demirbaş-İçini Döken Kitaplar

İbn Battûta Seyahatnâmesi Ebû Abdullah Muhammed İbn Battûta Tanc – Batıya Yön Veren Metinler Alev Alatlı – Çöle İnen Nur Necip Fazıl Kısakürek – Ortadoğu’da Casuslar Savaşı “NİLİ” Necmettin Alkan – Ecinniler Fyodor Mihayloviç Dostoyevski – Sabri Ülker’in Hayat Hikâyesi Hulûsi Turgut

İbn Battûta Seyahatnâmesi/Ebû Abdullah Muhammed İbn Battûta Tancî

İbn Battûta, 28 yıl boyunca memleketi olan Tanca’dan (Fas’ta bir şehir) başlayarak Mısır, Arap Yarımadası, Irak, İran, Anadolu (14. yüzyıl olduğu için birçok beylik var o dönem Osmanlı dâhil belli başlı birçok beyliği), Kafkasya, İstanbul, Orta Asya, Hindistan, Maldivler, Çin ve memleketine komşu olan Endülüs’ü gezmiştir. Gezdiği memleketlerde sadece gördüklerini kayda geçirmekle kalmamış; oralardaki toplum yapılarını, inançları ve âdetleri de sıkı bir şekilde araştırmış ve bize ulaştırmıştır. İbn Battûta’nın bu seyahatnâmesi bizlere 7 asır önceki dünyamızdan kesitler sunuyor ve bambaşka bir dünyaya doğru yelken açmamızı sağlıyor. A. Sait Aykut’un güzel çevirisiyle sizleri bu macerayla baş başa bırakıyoruz.

Batıya Yön Veren Metinler/Alev Alatlı

Alev Alatlı markasıyla ve titizliğiyle hazırlanan, kapsamlı ve birinci kaynaklardan bir “Batı” okuması yapmak isteyenlere bu 4 ciltlik nadide eseri şiddetle tavsiye ederiz. Tarihî perspektif çerçevesinde akıcı bir dili bulunan bu eserin ilk cildinde Batı felsefesinin köklerinden bahsedilir ve Ortaçağ’a kadar olan süreci ele alır. İkinci cildinde 1350-1650 yıllarını Rönesans-Protestan Reformu-Erken Modern Çağ-Bilim Çağı alt başlığıyla düşünürler ve makaleler eşliğinde inceler. Üçüncü cildinde ise Aydınlanma Çağı’nı, Fransız İhtilali ile birlikte burjuvazinin zaferini ve Sanayi Devrimi ile birlikte bilim çağının zaferini 1650-1800 yılları arasındaki Batı dünyasını anlatır. Son cildinde ise modernizm ile birlikte sömürgeciliğin ve dünya savaşlarının mimarı Batı’nın kaotik modern dünyasını ve düşünce dünyasını ideolojiler ve düşünürler eşliğinde inceler. Son ciltte tarihler 1800-1970 arasını ele alır. Gördüğünüz bu sistemli ve nadide eseri sabırla okuyanlara keyifli okumalar dileriz.

Çöle İnen Nur/Necip Fazıl Kısakürek

Efendimiz’in (sav) mübarek hayatı denildiğinde akla ilk gelen eserlerden olan Çöle İnen Nur, Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in de en bilinen eserlerinden biridir. Üstad, ortaya tam olarak bir sanat eseri koymuş olmakla beraber ilmî kaynaklardan devşirilmiş birçok bilgiden ve kaynak kaygısından da uzak durmuş. Bu, ilmî salahiyetinin belki de buna yetmediğini düşünme edebiyle bir “iman ehli”nin inandığı kapıya yaklaşma/yakınlaşma çabası olarak da görülebilir. Okunduğunda insana akıcı bir şiirin içinde kaybolmuş hissi veren kitap, aynı zamanda üstün dil becerisi ile Efendimiz’in (sav) mübarek hayatına anbean şahitlik ediyormuşuz gibi hissetmemizi de sağlıyor.

Ortadoğu’da Casuslar Savaşı “NİLİ”/Necmettin Alkan

Malum olduğu üzere casusluk faaliyetleri devlet merkezli olarak resmî kurumlar vasıtasıyla yapılır. Nevi şahsına münhasır bir casusluk örgütü olduğunu iddia ettiğimiz NİLİ, bu tanıma uymuyor. Filistin’de yaşayan Yahudi bir grup genç, Birinci Dünya Savaşı’na girmiş olan Osmanlı Devleti’nin bölgedeki Dördüncü Ordu hakkında gizli bilgileri toplamaya başlıyor. Bu aşamada herhangi bir devlete bağlı ve devlet adına bir faaliyet söz konusu değildir. Kendileri böyle bir faaliyete karar vermişlerdir. Bu casusluk faaliyetini yapanlar ise Zichron Ya’akov ağırlıklı üç-dört köydeki gençlerden oluşmuştur. Bu Yahudi köylerinin ortak özelliği ise Baron de Rothschild’in madden desteklediği yerler olmasıdır. Örgütün liderliğini ise Aaronsohn ve Feinberg aileleri yapmaktadır. Bugün dahi İsrail’de NİLİ örgütü hakkında bir müze bulunmakta ve üzerinde bu örgüt liderlerinin fotoğraflarının bulunduğu pullar basılmaktadır.

Ecinniler/Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

“Kimi tuhaf dostluklar vardır. İki dost, ellerinden gelse birbirini yiyecektir ama yine de ömürleri boyunca içtikleri su ayrı gitmez. Birlikte olmadan edemezler. İkisinden biri aklına esip bu dostluk bağını koparsa bunu yapan yatağa düşer, hatta ölebilirdi. Varvara Petrovna ile özel bir görüşme yaptıktan hemen sonra Stepan Trofimoviç’in kanepeden fırlayarak duvarları yumrukladığına kaç kez tanık olmuşumdur… Kaldı ki Stepan Trofimoviç kaç kez başını omzuma koyup hıçkıra hıçkıra ağlamıştır. Ama bu hıçkırıkların ertesi günü Varvara Petrovna’ya karşı ettiği nankörlüğün cezasını çekmek için kendi kendisini çarmıha germeye hazırdı…”

Sabri Ülker’in Hayat Hikâyesi/Hulûsi Turgut

“Bilim ve teknik, bu yeni yüzyılda insan hayatına çok daha olumlu şeyler katacaktır. Ancak bence önemli olan böyle bir gelişmeyi insanın kendi varlığında da yaşamasıdır. Çağa ayak uydurmak için yeni kuşakların bizlerden daha çalışkan, daha azimli ama her zaman doğru ve dürüst olmaları gerekir diye düşünüyorum. Sanmayınız ki değişen çağda insana ilişkin hasletler önemini kaybedecek. Yardımlaşma, dayanışma, dostluklar ve komşuluklara insanların pek çok ihtiyacı olacak. Bunları unutmayan ve yaşatanların mutlulukları ise gelişen teknolojiyle birleşince daha da büyüyecek…”